1968 ABD tarihinin dönüm noktalarından biri oldu.
İkinci Dünya Savaşı sonrası bir refah toplumu içine doğmuş Amerikan
gençliği siyaseten anne ve babalarından farklıydı. Bir yandan
Amerikan toplumunun muhafazakâr yapısına, diğer yandan dönemin
güncel siyasi meselelerine olan itirazları onları Amerikan
tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir şekilde sokaklara döktü.
Vietnam savaşına karşı protestolar, sivil haklar mücadelesi,
sendikaların talepleri dönemin moda ideolojileri sosyalizm ve
feminizm ile birleşti. Sokaklar, üniversite kampüsleri öfkeli
gençlerle dolmaya başladı. 1968 hareketi Amerikan gençleri için
siyasi talepleri de aşan, bir kültürel devrimi simgeliyordu.
Amerikan toplumunun muhafazakâr aile yapısı, toplumsal kodlar,
sosyal hiyerarşi, hepsi mücadele edilmesi gereken hedeflerdi.
1968'den çok daha öncesinde bile Amerikan liberalleri
muhafazakârlığın çökmekte olan bir ideoloji olduğu inancındaydı.
1950 yılında "ABD'de liberalizm sadece hakim ideoloji değil aslında
tek entelektüel gelenektir... Muhafazakâr veya gerici fikirlerin
dolaşımda olmadığı basit ve yalın bir gerçektir" diyen ünlü
edebiyat eleştirmeni Lionel Trilling aslında kendi jenerasyonunun
inancını paylaşıyordu. Dönemin liberal solcularına göre
muhafazakârlık reaksiyoner bir ideolojiydi ve değişimi kabul
edemeyen kitleleri yansıtıyordu. Ancak bu geçici bir evreydi.
Değişim kaçınılmazken, muhafazakârlık ise türü tükenmeye mahkûm bir
ideolojiydi.