Sincar, Kuzey Irak'ta dağlık bir alan. Stratejik anlamda önemi
yüksek. Türkiye, Suriye ve Irak üçgeninde lojistik açıdan kritik
bir bölge. Irak Kürdistan'ı ile Suriye arasında, Türkiye'ye çok
yakın bir alan.
2014'te DAEŞ, Sincar bölgesini ele geçirdi. Musul'da Irak
ordusundan kalan askerî mühimmat ve silahlarla yüklü DAEŞ
karşısında Peşmerge direnemedi. Sonuç trajik oldu. Sincar
bölgesindeki Yezidiler'e karşı katliamlar gerçekleşti, Yezidi
kadınlar seks kölesi olmaya zorlandı.
2015'in Kasım ayında Peşmerge ve Yezidi militanlar bölgeyi DAEŞ’ten
kurtardı.
Tüm bunlar olurken, PKK fırsatı değerlendirdi ve Sincar'a bu
karışıklık içinde konuşlandı. Bu elbette hem Irak Bölgesel
Kürdistan yönetimi, hem de Türkiye için ciddi bir güvenlik
problemi. PKK'nın amacı Sincar'ı ikinci Kandil yapmak. Ve
böylelikle Türkiye, Suriye, Irak hattında bu stratejik bölgeye
hâkim olup, önemli bir askerî üs edinmek.
Ancak mesele bundan ibaret değil.
Uluslararası medyada Batılı yetkililere dayandırılarak İran'ın;
İran, Irak, Suriye hattında bir “Şii koridoru” oluşturmak istediği
yönünde haberler çıktı.
Erbil'de bu iddiayı Kürt yetkililere sordum. Aldığım cevap, İran'ın
bu girişiminin sır olmadığı. Diyala'dan başlayan ve Akdeniz'e
ulaşması hedeflenen bu koridor için Sincar ve Telafer'in kritik
öneme sahip olduğu.
Bu koridora aslında “Şii koridoru” yerine “Pers koridoru” demek
daha doğru olur.
İran'ın amacı İran'dan Akdeniz'e ulaşan, Irak ve Suriye'den geçen
kesintisiz bir kara hattına hâkim olmak. Bu hem askerî, hem
ekonomik açıdan İran'ı bölgede inanılmaz güçlendirecek bir
girişim.
İran bu amacına ulaşmak için Hizbullah, Haşdi Şabi ve PKK gibi
taşeronlarını kullanıyor.
DAEŞ'le mücadele adı altında, Sünni bölgeler insansızlaştırılıyor
ve hatta Sincar gibi yerlerde Yezidiler'in geri dönmesi
engelleniyor. Sincar Valisi Mahma Halil, PKK'nın Sincar'dan
ayrılması gerektiği zira bu örgüt yüzünden yerinden edilen
Yezidiler'in evlerine geri dönemediklerini belirtti.