Musul operasyonuna dair belirsizlik ve güç siyaseti devam
ederken, bu operasyona dair asıl sorulması gereken soru es
geçiliyor.
Operasyonun nasıl gerçekleşeceği, hangi aktörlerin aktif rol alması
gerektiği, nelerin yapılması ve yapılmaması gerektiğine dair
tartışmalara ilişkin alınacak ders tam da her şeyin başladığı yerde
yatıyor.
Musul nasıl düştü? Irak'ın en büyük ikinci şehri nasıl oldu da üç
günde neredeyse tek kurşun atılmadan DAEŞ'in eline geçti? Nasıl
oldu da Musul ahalisi DAEŞ yönetimini, Maliki rejimine tercih eder
hâle geldi?
Aslında bu soruların cevabını bizzat Obama vermişti. Hatırlayalım,
DAEŞ'in Musul'u epey kolay bir şekilde ele geçirmesi tüm dünya
kamuoyunda bir şaşkınlık oluşturmuştu. Bu fiyaskodan sonra ABD
Başkanı Barack Obama'nın hedefindeki isim dönemin Irak Başbakanı
Maliki olmuştu. Obama Musul'un ele geçirilmesinden sonra yaptığı
ilk açıklamada Maliki'yi DAEŞ'in ilerlemesinden sorumlu tutmuş ve
Maliki'nin başbakanlık makamını kaybetmesi ile sonuçlanan süreç
böyle başlamıştı.
ABD'nin Irak müdahalesi ile adım adım İran'ın etkisine giren bir
ülkede Sünniler artan baskılarla karşı karşıya kalmıştı. Maliki,
ABD'nin Irak'tan çekilmesini takip eden süreçte Erbil Anlaşması
olarak da bilinen bir dizi taahhüt vermiş ve Irak'ta farklı
kesimlerin hükümetin ortağı olacağını vadetmişti. Ancak bu olmadı.
Önce Sünni politikacılar hedef alındı. Kendisine itiraz eden Sünni
siyasetçiler üzerinde baskı kurdu ve hatta bazılarını sahte davalar
üzerinden ölüm cezasına mahkûm ettirdi. On binlerce Sünni sivil
el-Kaide bağlantısı iddiası ile hapse atıldı, işkence gördü. Arap
ve Sünni olmak neredeyse Maliki'nin gözünde terörist olmaya eşti.
Sünni siyasetçilerin tutuklanması 2012'de Sünni şehirlerde bir
protesto dalgası ile sonuçlandı. Bekleneceği üzere bu protestolar
silahla bastırıldı, sivil göstericiler güvenlik güçleri tarafından
hedef alındı.
DAEŞ Musul'un kapısına dayandığında birçok Sünni, Irak hükümetini
kendileri açısından DAEŞ'ten daha tehlikeli görüyordu.
Musul böyle düştü...
Ancak ABD yönetimi bu olaydan ders almadı. Irak politikasını İran'a
emanet etmeye devam etti. Ve sonuç olarak DAEŞ'in Musul'u işgali
ile işler Sünniler açısından daha da kötüye gitti.
DAEŞ ile mücadele bahanesi altında Sünni köyler, kasabalar,
siviller İran güdümündeki Şii milisler tarafından hedef alınmaya
başlandı.