P5+1ülkeleri (Amerika Birleşik Devletleri, Rusya Federasyonu,
Çin Halk Cumhuriyeti, Fransa ve İngiltere ile Almanya) ile İran
arasında varılan mutabakat bu hafta dünya gündeminin ana konusu. 24
Kasım 2013'te İran'ın nükleer programı ile ilgili Cenevre'de
yapılan çerçeve anlaşması açıklanmıştı. Bu mutabakatın perde
arkasında İran ve ABD arasında bir sene Umman'da devam eden gizli
görüşmelerin olduğunu bu mutabakattan sonra öğrenmiştik. Çerçeve
anlaşmasının açıklanmasından iki sene sonra ise bir mutabakata
varıldığı ve İran'ın nükleer programını denetlemeye açması ve bu
konuda verdiği tavizler sonucu, İran'a yönelik ambargoların
hafifletileceği bir kapsamlı anlaşmaya imza atıldı.
Bu anlaşmanın Türkiye için anlamı nedir?
Malum, Türkiye İran'ın nükleer programını denetim altına alacak bir
girişimi 2009 yılında başlatmıştı. Hatta 2010 yılında İran, Türkiye
ve Brezilya bu konuda bir anlaşma imzalamış ancak ABD'nin vetosu
ile bu mutabakat P5+1 ülkeleri tarafından kabul görmemişti.
Ekonomik olarak Türkiye bu anlaşmadan en kârlı çıkacak bölge
ekonomilerinden biri. Bu nedenle çerçeve anlaşmasının açıklandığı
günden itibaren Türkiye bu görüşmeleri destekleyen bir ülke oldu.
Bununla beraber işin güvenlik boyutu hesaba katıldığında da,
Türkiye İran'ın nükleer silah geliştirme girişimlerini bölge için
bir tehlike olarak gördüğü için, bu programın denetim altına
alınması Türkiye için önemli.