Tarihin en kötü forması

Galatasaraylı dostlarım alınmasın ama Şampiyonlar Ligi'nde takımlarının Brugge karşısında giydiği forma, tarihlerinin en berbat, en zevksiz ve renksiz formasıydı. Ana renk olarak seçilen, beyaz mı gri mi...

Galatasaraylı dostlarım alınmasın ama Şampiyonlar Ligi'nde takımlarının Brugge karşısında giydiği forma, tarihlerinin en berbat, en zevksiz ve renksiz formasıydı. Ana renk olarak seçilen, beyaz mı gri mi olduğuna bir türlü karar veremediğim o bulamaç, deterjan reklamında rakip firmanın bir türlü temizleyemediği beyaz çamaşır rengiydi.
Doğrusu ne Galatasaray'a, ne de onun şanlı tarihine yakıştı.
Siz bakmayın Galatasaray'ı örnek verdiğime, yıllardır neredeyse tüm takımlarımızın sahada taşıdıkları formalar birer zevksizlik manifestosu gibi.
(Buna Milli Takım forması da dahil) Gözünü seveyim o eski çubukluların, parçalıların, yakası bağcıklı nostaljik formaların...
Bence bir takımın taşıdığı forma; o kulübün tarihini, vizyonunu, hedefini, idealini, kısaca onun 'karakterini' yansıtmalı. O formayı gören taraftarın tüm duyguları şahlanmalı, kulüp forması satan dükkanların önüne iştahla gelmeli, hatta kuyruğa girmeli.
Ama nerdeee...
Oysa günümüzde forma satışlarından gelen paralar büyük kulüplerin en önemli gelir kalemlerinden. Ama ben bu kadar önemli ve değerli bir 'ürünün' üretim/karar aşamasını doğrusu çok merak ediyorum.
Bu formaları kim onaylıyor?
"Tamam, giyilir" diye kim okey veriyor?
Ben kulüp başkanı olsam, forma renklerine, desenlerine, stillerine karar vermek için bir 'komisyon' oluştururdum.
Peki o konsey kimlerden mi oluşurdu? Bir taraftar, bir yönetici, bir futbolcu, bir hakem (Hakem gözü çok önemlidir.
Hakem kararına etki eden bir formanın maçı kazandırması ya da kaybettirmesi pekala mümkündür), bir spiker, bir maç yönetmeni (Nihayetinde formalardaki isim ve numaraların yayıncılar tarafından rahatlıkla görünmesi, kolay algılanması, ekranda dikkat dağıtacak görsel efekt oluşturmaması gerekir). Bu komisyona bir modacı, bir stilist, bir de tekstil mühendisi eklerdim. Ama o modacıları; uçuk-kaçık, sadece kendilerini tatmin etmek ya da isimlerinden söz ettirmek için kreasyon oluşturup defile yapanlar arasından seçmezdim.
Bunca laftan sonra ciddi ciddi düşünmeye başladım.
Acaba kulüplerde şu forma işine benim kadar kafa yoran bir yönetici var mı?
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
İşte Müge Anlı farkı 26 Nisan 2024 | 530 Okunma Ya Barış Manço olmasaydı? 25 Nisan 2024 | 241 Okunma Erkek düşmanı reklamlar (!) 24 Nisan 2024 | 471 Okunma Neredesiniz sahte Atatürkçüler? 23 Nisan 2024 | 255 Okunma Elin garibanı dururken... 21 Nisan 2024 | 154 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar