Ömrümüzün son demi, son baharıdır artık!

Stephen Hawking insanın yeryüzünde 1000 yıllık ömrünün kaldığını söyledi. Eğer uzaya gitmezse insan türü yok olacak diyor. Bin yıl, sadece evrenin tarihinde değil, sadece dünyanın tarihinde de...

Stephen Hawking insanın yeryüzünde 1000 yıllık ömrünün kaldığını söyledi. Eğer uzaya gitmezse insan türü yok olacak diyor.

Bin yıl, sadece evrenin tarihinde değil, sadece dünyanın tarihinde de değil, insanın tarihinde dahi hiçbir şeydir. İnsanlık tarihinde bin yılı bir nokta saymak bile zor.

Demek ki antropolojik kayıtlara göre yaklaşık 2-2,5 milyon yıllık ömrümüzün son demindeyiz!..

Nasıl geldik buraya, nasıl hazırladık adeta bir lahzada bu sonu kendimize, şöyle bir hatırlayalım!..

***

2 ila 2,5 milyon yıl öncesinde Doğu Afrika savanlarında yaşayan bir maymun türü, çok sarsıcı bir devrimsel atılıma imza attı.

Canlı sınıflamasında “primat” denen maymunların iki ayağı üzerinde dik durabilen “hominid” cinsinden olan bu tür, elleriyle beyninin eşsiz etkileşiminden çıkan bir yetkinlikle parçası olduğu doğaya başkaldıran bir iş yaptı.

Bizim “Taş Devri” olarak bildiğimiz dönemin açılışını yapan bu iş, aslında doğa karşısında bir devrimdi.

 O yüzden buna Taş Devri demekten öte ve önce “Taş Devrimi” demek gerekir.

Taşı, kendisine yakın diğer bazı hominid türleri gibi hayatını sürdürürken sadece kullanan bu canlı, artık taşa kendi isteği doğrultusunda biçim verebilir olmuştu.

Alet kullanmaktan alet yapabilmeye “devrimsel” bir sıçrama gerçekleştirmiş bu canlıya o gün bugündür “insan” diyoruz.

“Taş Devrimi”, insan-öncesinden insana geçiştir. Doğaya tâbi olmaktan doğaya hâkim olmaya gidişte de ilk adımdır.

***

İkinci devrimsel adım, 10 bin yıl önce gerçekleşen “Tarım Devrimi”.

O da insanı İtalyan tarihçi Carlo M. Cipolla’nın deyişiyle mağara insanı olmaktan Mısır piramitlerini yapan insana çıkardı.

Yiyecek toplayan avcı-toplayıcı insanı yiyeceğini kendisi üreten çiftçi-çoban insana çıkardı.

“İlk aşk”ı taş olan insanı, toprağa âşık, sadık yâri toprak olan insana çıkardı.

***

Üçüncü devrimsel adım, çok değil, 2,5 asır önce, 1750’lerde gerçekleşen Endüstri Devrimi.

Onunla da mağaradan Mısır piramitlerini yapmaya sıçramış insan, şimdi Mars’ta yaşam var etmeye doludizgin koşma noktasına geldi.

Toprağa âşık insan, makineye âşık, tutkun, nihayet tutsak olma noktasına geldi.

Ve işte Hawking’in felaket öngörüsünde bir olasılık olarak kaydettiği “yapay zeka” tehdidine, “düşünen makineler” tarafından yok edilme noktasına geldi.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Kalacak bir türkü söyler gideriz 10 Eylül 2018 | 3.891 Okunma Kovboylar yetmez, kotu da yasaklayın! 05 Eylül 2018 | 3.534 Okunma Betona tapanların mabedi yapıldı 03 Eylül 2018 | 3.672 Okunma Bir insanlık ibadeti: Cumartesi Anneleri 20 Ağustos 2018 | 154 Okunma ‘Eşkıya’nın namusu Deniz’den soruldu! 15 Ağustos 2018 | 2.555 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar