‘Etno’ bizleştirmez, ötekileştirir Bilal Bey!

Pınar Öğünç kardeşimiz, Bilal Erdoğan himayesinde bu yıl ikincisi düzenlenen “Etnospor Kültür Festivali” üzerine dünkü Cumhuriyet’te kaleme aldığı nefis haber-araştırma-yorum...

Pınar Öğünç kardeşimiz, Bilal Erdoğan himayesinde bu yıl ikincisi düzenlenen “Etnospor Kültür Festivali” üzerine dünkü Cumhuriyet’te kaleme aldığı nefis haber-araştırma-yorum yazısında;
“Bir antropolog bu oyunların ya da festivalin kendisini tarihin bizzat kendisiyle sınayıp elden geçirebilir” diyerek öyle bir pas atmış ki;
Topa girmeden edemiyorum!..

***

“Etnos” (Yunanca “ethnos”tan) sosyal-kültürel antropolojinin aslî, temel, çekirdek kavramı. Öyle ki bu bilim dalının ilk ve kıta Avrupa’sında hâlâ kullanımdaki adı “Etnoloji”dir.
“Etnos”, evet, halk demek... Amma velakin, “öteki” halk(lar) demek!..
O yüzden sosyal-kültürel antropoloji yahut etnolojinin bir tanımı da “ötekinin bilimi”dir.
Yani belli bir yer ve zamanda “Biz” addedilen her ne ise onun dışında ve karşısında ötekileştirilmiş topluluk ve kimlikleri araştıran, inceleyen, kültürel çeşitlilik ilkesi doğrultusunda onların temsilciliğine de soyunan bir bilim disiplinidir bu.
Amacım bir antropolojiye giriş dersi vermek değil burada. Ama Bilal Erdoğan damgalı “Etnospor” etkinliğini “damardan” çözümlemeye tabi tutma yolunda bu ön bilgiye, hatta biraz daha fazlasına ihtiyaç olduğu kanısındayım.

***

“Etnos” sözcüğü, tarihin hemen her döneminde onu kullanıma sokan insan topluluklarının kendi dışında kalan “öteki” insanlık hallerini tanımlaya gelmiştir. Bu tanımlamada hep daim bir olumsuzlama da içkindir.
Sözcüğün beşiği Antik Yunan’da “ethne” (“etnos”un çoğulu), Yunan kültüründen olsa da şehir-devlet (“polis”) örgütlenmesinin dışındaki, dolayısıyla “uygarlık”tan nasibini almamış (“barbar”) halklara gönderme yapmaktaydı.
Orta Çağ’da Hristiyan olmayan ulusları “ethne” olarak tanımlayan kilise geleneğinde bu olumsuzlama sürer. “Etnik”, kutsal kitapta Yahudi karşısında Yahudi-olmayanı, Hristiyan karşısında Hristiyan-olmayanı, kısaca pagan, kâfir, zındık olanı işaret eder.
Öyle ki ruhbandan biri, zındıklığın en iyi örneğinin “etniklik”, “hakikat”in en iyi örneğinin ise Katoliklik olduğunu söyler.

***

Bu çerçevede “etno” dendiğinde kavrama aşina olanda hâkim algı, “öteki”, ötekiler ve ötekiliktir.
Oysa mahdum Erdoğan’ın “Etnospor”unda vurgu “bizlik”te, hem de alabildiğince, kapsanabildiğince, kucaklanabildiğince geniş bir bizliktedir.
Pınar’ın yazısına dönelim burada hemen:
“Şalvar güreşi, atlı cirit, aşırtmalı aba güreşi, kökbörü, okçuluk, mas güreşi... Bunlar Etnospor alanında tanıtılan yahut müsabakası yapılan Doğu, daha çok özbeöz Türk sporları olarak sunuluyor. (...)

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Kalacak bir türkü söyler gideriz 10 Eylül 2018 | 3.891 Okunma Kovboylar yetmez, kotu da yasaklayın! 05 Eylül 2018 | 3.534 Okunma Betona tapanların mabedi yapıldı 03 Eylül 2018 | 3.672 Okunma Bir insanlık ibadeti: Cumartesi Anneleri 20 Ağustos 2018 | 154 Okunma ‘Eşkıya’nın namusu Deniz’den soruldu! 15 Ağustos 2018 | 2.555 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar