Üç milletvekili
BUGÜN size üç milletvekilinden bahsedeceğim; yanlış gördüğü şeyi partisine rağmen söyleyebilen üç milletvekili. ‘Söyleyebilen’ diyorum çünkü “sürüden...
BUGÜN size üç milletvekilinden bahsedeceğim; yanlış gördüğü şeyi partisine rağmen söyleyebilen üç milletvekili.
‘Söyleyebilen’ diyorum çünkü “sürüden ayrılanı kurt kapar” kültüründe “sürü”den ayrı görüşler söylemek kolay değildir.
Üç milletvekilinden biri 1935 yılında, “tek parti” rejiminde CHP’den. İkincisi 1954 yılında, Bayar ve Menderes’in partisi Demokrat Parti’den. Üçüncüsü de günümüzden.
YIL 1935
Aralık ayında Meclis’te ünlü “Dersim Kanunu” görüşülüyor.
1924 Anayasası’na göre idam cezalarını onaylama yetkisi sadece Meclis’e aittir. Fakat, bu kanunda Dersim’de mahkemelerin vereceği idam cezalarının Yargıtay’a ve Meclis’e gitmeden oradaki komutanın onayıyla infaz edileceği hükmü vardır!
25 Aralık günlü oturumda Muğla Milletvekili Hüsnü Kitapçı söz alıyor, özetle:
“Anayasamıza göre idam cezalarını onaylama yetkisi münhasıran TBMM’ye aittir. Bu yetkiyi komutana vermek anayasaya aykırıdır!”
Adalet Komisyonu adına Trabzon Mebusu Raif Karadeniz cevap veriyor, özetle:
“Anayasamıza çok hürmet ederiz. Fakat memleketin yüksek menfaatini bir tarafa koyduk, diğer tarafa anayasaya saygıyı koyduk ve bu neticeye ulaştık!”
Parmaklar kalktı, kanun kabul edildi.
Ayrıntıları benim “Atatürk’ün İhtilal Hukuku” kitabımda bulabilirsiniz.
Tarihçi Meral Demirel’in rakamlarla gösterdiği gibi, 1930’lar kanunların çok defa “oybirliğiyle” kabul edildiği bir dönemdi. Bunu bozan konuşmalar parmakla sayılacak kadar azdı.
YIL 1954
Mayıs ayındaki seçimlerde yüzde 58 oy alan DP 501 milletvekili kazanmıştı, CHP’nin vekil sayısı 31’den ibaretti! Bu kadar güç yetmiyormuş gibi DP hemen bir kanun tasarısı hazırladı: Yargıtay hâkimleri ile profesörler 60 yaşında emekli olacaklar, fakat ilgili bakan isterse bu yaşı 65’e çıkarabilecekti.