El Bab ve sonrası
SURİYE’de El Bab’da verdiğimiz 14 şehidimizi dün ebediyete uğurladık; Allah gani gani rahmet eylesin. DEAŞ’ın “tahkimat” yaptığı El Bab’da çatışmalar maalesef kanlı geçeceğe...
SURİYE’de El Bab’da verdiğimiz 14 şehidimizi dün ebediyete uğurladık; Allah gani gani rahmet eylesin.
DEAŞ’ın “tahkimat” yaptığı El Bab’da çatışmalar maalesef kanlı geçeceğe benziyor.
Peki, Suriye’de ne işimiz var?
DEAŞ ve PYD Türkiye’yi güneyden kuşatıyordu. Militanları Türkiye içinde cirit atıyordu.
PKK terörü devam etmekle birlikte, Fırat Kalkanı harekâtıyla sınırlarımızdan aşağılara süpürülen DEAŞ artık yurdumuzda eskisi gibi eylemler yapamıyor.
Fırat Kalkanı güneyimizdeki kuşatmayı kırmaktadır, isabetlidir.
Hatta daha erken yapılmalıydı. Fakat “illa Esad gitsin” diyerek herkesle ihtilafa düştüğümüz için böyle bir harekâtın siyasi ortamı yoktu.
PUTİN VE RUSYA
Fırat Kalkanı’na Batı’dan, NATO’dan zaten bir itiraz yok. Rusya ile uçak krizi ardından Putin’le barıştıktan sonra bu siyasi ortam oluştu.
Halbuki uçak düşürme krizi sırasında Putin Ankara’yı ve AK Parti iktidarını şöyle suçluyordu:
“Mevcut Türkiye yönetimi uzun yıllardır ülkesini İslamlaştırmaya
yönelik iç politika izliyor; şimdi söz konusu olan daha radikal İslam’ı desteklemesidir.” (25 Kasım 2015)
Hatta DEAŞ’la petrol ticareti yapıyor diye de Ankara’yı defalarca suçlamıştı.
Bugün Putin neredeyse birinci dostumuz oldu, Ankara da beş yıldır gayrimeşru ilan ettiği Esad rejimini “Moskova Bildirisi” ile onayladı.
Putin, ABD’nin Suriye krizindeki pasifliğinden istifade ederek, Suriye’yi adeta kolonileştirdi.
Artık Ortadoğu’da “oyun kurucu” güç, öncelikle Rusya’dır.
KÜRT KARTI
Putin, bu noktaya gelmek için Türkiye’nin Batı’yla olan ihtilaflarından da istifade etti. Batı’dan gelen demokrasi ve hukuk eleştirileri tabii ki Moskova’dan gelmiyor.