ŞÖYLE bir hayat düşünün: Hemen her kararınızı başkası veriyor, hayatınızda hiç serbest alan yok.
Cemaat...
ŞÖYLE bir hayat düşünün: Hemen her kararınızı başkası veriyor, hayatınızda hiç serbest alan yok. Eğitim, iş, evlenme, boş zamanlar, sosyal çevre, okunacak kitap ve gazeteler bütün bunlar...
Eğitim, iş, evlenme, boş zamanlar, sosyal çevre, okunacak kitap ve gazeteler bütün bunlar kararlaştırılmış, size sadece ”itaat” kalıyor.
Sedat Ergin’in iddianameleri tahlil ederek kaleme aldığı yazılarında FETÖ’nün ordu içinde bile bu şekilde örgütlenmiş olduğu görülüyor.
Okuldan mesleğin üst kademelerine kadar, kişiler bir “ağabey”den öbürüne “devredilerek” sürekli kontrol altında tutuluyor, kişilikleri eziliyor.
Bir binbaşı veya albayın, alt rütbelerdeki “ağabey”in emrine girmesi başka nasıl mümkün olabilir ki?
İyi niyetle ve samimi sevap duygusuyla yardım etmiş olan insanları “örgüt”le karıştırmamak lazımdır.
BAĞIMLI KİŞİLİK
İtaat kültürü, bağımsız birey olamamak bizde yaygın bir kültürel sorundur: “Sürüden ayrılanı kurt kapar” sözü her şeyi anlatmıyor mu?
Sorunu dine indirgemek yanlıştır.
Materyalist ve ırkçı totaliter ideolojiler de aynı şekilde bağımsız bireyi yok eden, mutlak itaat isteyen, “sürüden ayrılan”ı hain sayarak infaz eden totaliter örgütleri hatırlayın.
Lenin’in “demir disiplin” teorisi, otomatlaşmış militanlar istemiyor muydu? Öyle bir örgütlenmeden Stalinizm çıkmazdı da ne çıkardı?
Führer’in, Duçe’nin sloganı “İnan, itaat et, savaş” değil miydi?
Totaliter ideolojiler bağımlı kişilikler yaratmanın psikolojik araçlarıdır.
SIK DOKULU TUZAKLAR