Avrupa ile bozuşmak
HÜKÜMET kanadında AB konusunda iki farklı yaklaşım var. Biri rasyonel öbürü tepkisel.Malum, Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz bazı gazetecilerle HDP’li bazı vekillerin tutuklanmasına ve idam cezası...
HÜKÜMET kanadında AB konusunda iki farklı yaklaşım var. Biri rasyonel öbürü tepkisel.
Malum, Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz bazı gazetecilerle HDP’li bazı vekillerin tutuklanmasına ve idam cezası söylemine işaret ederek Türkiye’ye “ekonomik yaptırımlar” uygulanmasından bahsetti.
Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu buna “Elinden geleni ardına koymasın” diye tepki gösterdi.
Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ise sürekli AB’yle ilişkilerin önemini vurguluyor. Dün de yazdım, Şimşek mesela şöyle diyor:
“Japonya’ya gittim, en çok gelen soru, Türkiye AB’den kopacak mı? Koparsanız biz uğramayız diyorlar.”
Görüyor musunuz, “Türkiye AB’den kopacak mı?” şüphesi ekonomimiz için ne kadar riskli.
AŞIRI DOZ
Peki, AB mi haklı?... AB haksız ama AB’nin haksızlığına karşı bizim haklı tepkimiz, aşırı doz yüzünden kendimize zarar verecek bir tarzda olmamalı. Schulz, Junker ve Mogherini gibi AB yetkilileri gittikçe sertleşen bir üslup ve içerikle Türkiye’yi eleştiriyor. Biz de gittikçe sertleşen bir üslup ve içerikle tepki gösteriyoruz.
Onlar “ekonomik yaptırım” derken biz “Elinden geleni ardına koyma” diyoruz. Tırmanma artıyor.
Cumhurbaşkanı da dün “millete gitmekten”, referandumdan bahsetti. Bu konjonktürde sandığa gidilirse tabii “hayır” çıkar. AB’deki Türkiye karşıtları da çok memnun olur.