Dar kafa ile mankafa

Dar kafalı, ayın arka yüzünü görmediğinden onu yok diye düşünür, yok sayar. Bir de mankafalar var. Mankafa yalnızca ayın görmediği arka yüzünü inkâr etmekle kalmaz, kendi görme bozukluğu...

Dar kafalı, ayın arka yüzünü görmediğinden onu yok diye düşünür, yok sayar. Bir de mankafalar var. Mankafa yalnızca ayın görmediği arka yüzünü inkâr etmekle kalmaz, kendi görme bozukluğu yüzünden Ay’ı da inkâr etmeye kalkışır. Dar kafalının dar görüşlülüğünü onun görüşünün dar açısıyla ilişkilendirebiliriz. Oysa mankafanın anlayış kıtlığı, idrak bozukluğu veya idrak yoksunluğu ile ilişkilidir. Dar kafalının görüş açısının genişletilmesi ve ona bazı şeylerin anlatılması, teorik olarak mümkündür. Mankafaya herhangi bir şey anlatamazsınız. Siz ekmek tahtası dersiniz, o bayram haftası anlar. Siz buna rağmen ekmek tahtası üzerine konuşmaya devam ederseniz, mankafanın kafası bayram haftasında olduğu için, anlatılanları birbirine bağlayamaz, kafası iyice karışmaya başlar. Mankafa, en basit konuları bile, bu bağlantı ve bağlam bozukluğu yüzünden birdenbire öyle çapraşık hale getirir ki, ona, neyi neresinden başlayıp anlatacağınıza karar

vermede zorlanırsınız.

Bir mankafaya, bir konunun kendi bağlamı içinde nasıl düşünülmesi gerektiğini anlatmak için çene yormaya değer mi? Bir İslâm ülkesinde zımmilerin (eman altındaki gayrimüslim) şarap üretmek için üzüm yetiştirmesi, o üzümden şarap imal etmesi, bu şarabı içmesi ve kendi aralarında bu işin ticaretiyle meşgul olması İslâm hükümetinin güvencesi altında bulunur. Bir Müslüman onun şarabına zarar verdiğinde tazmin ettirilir. Müslüman’a: “İyi etmişsin, zaten haram bir işle uğraşıyorlardı, eline sağlık” denmez. Verdiği zarar ödettirilir. Bu durum, Müslüman indinde şarapla uğraşmayı meşru ve mubah göstermez; fakat bir arada yaşanılan insanların haklarına riayet edilmesi (onların bu alandaki uğraşlarının dikkate alınması) gerektiğini gösterir. Buradaki dikkat, haram fiilin zatıyla ilişkili değildir. Buradaki dikkat, bir arada yaşama dolayısıyla ortaya çıkan hukukun getirdiği sınırlara ilişkindir.

Hz. İbrahim’in putları kırması ile Resulullah’a (sav.) “Senin dinin sana, benimki bana” demesini buyuran ayeti kerimenin bağlamı da farklıdır. Her biri kendi bağlamı (context) içinde anlam taşır. Birinin kullanılacağı yerde ötekine müracaat edilirse yanlış olur. Şapla şekeri karıştırmaktan doğan

netice ortaya çıkar. Mankafanın yaptığı da budur:

şapla şekeri karıştırmak…

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Rasim Özdenören 26 Nisan 2021 | 287 Okunma İnsan: Hakim mi hami mi? 22 Nisan 2021 | 255 Okunma İnsan: Yaratılanın en şereflisi 18 Nisan 2021 | 278 Okunma Nefs, irade, oruç ve insan 15 Nisan 2021 | 260 Okunma Camdan kapalı oda 11 Nisan 2021 | 240 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar