Türkiye tarihi misyonu doğrultusunda yoluna devam ediyor!

Geçtiğimiz Pazartesi günü işte bu ZAFER’in yıl dönümü, İKİNCİ KARABAĞ ZAFERİ adı altında Azerbaycan ve Türkiye’de büyük bir coşkuyla kutlandı. Bu vesileyle hassaten Azerbaycan...

Geçtiğimiz Pazartesi günü işte bu ZAFER’in yıl dönümü, İKİNCİ KARABAĞ ZAFERİ adı altında Azerbaycan ve Türkiye’de büyük bir coşkuyla kutlandı. Bu vesileyle hassaten Azerbaycan devletini, başta Devlet Başkanı sayın Aliyev olmak üzere bütün Azerbaycan Türk’ü kardeşlerimizi tebrik ediyor, gerek 30 yıl önceki işgal ve gerekse zafere ulaşıncaya dek bir hilal uğruna Hak’ka yürüyen şehitlerimizi rahmetle anııyorum.  Darısı, zalimlerin zulmü altında inim inim inleyen diğer mazlum kandaşlarımızın başına…

“Hatırladıkça biz oluyoruz”

Sevgili dostlar, Türkiye yurt içinde 29.000 km’ye dayanan bölünmüş yol ağıyla, otobanlarıyla dağları taşları delip geçtiği tünelleriyle denizleri aştığı köprüleriyle bizlerin daha hızlı ve rahat bir şekilde belirlediğimiz hedeflere ulaşmamızı temin ederken, yurtdışında da, TİKA vasıtasıyla, bu aleme ECDADIMIZDAN hatıra kalan izlerin üzerine yığılmış olan toz-toprağı kaldırılıp onların ihyası ile bilhassa eski diyarlardaki fizik varlığımızın sübut belgeleri gün yüzüne çıkarılıp T.C. rumuzlu al zeminli ve ayyıldızlı kitabeleriyle bütün kainata arzediliyor. Bu sayede dost düşman, o kadim ve asil medeniyetin bu alemdeki fizik boyutta baki kalan izlerine şahit oluyor.

O asil ve kadim medeniyetin dilini, kültür ve değerlerini de Yunus Emre Enstitüsü taşıyor dünyanın dört bir yanına.

Şu anda Yunus Emre Enstitüsü dünyanın çeşitli ülkelerinde tam 64 merkezde, Türk milletinin kimyasını, ruh ve manasını, kültür ve medeniyet esaslarını, düzenlemiş olduğu dil kursları ve diğer etkinlik ve eğitim faaliyetleri ile birlikte mütekabiliyet esasına göre bulunmuş oldukları ülkelerin iç düzenleme ve kurallarını da dikkate almak kaydıyla ötelere taşıyıp tanıtıyor. Böylece, bilhassa eski diyarlarda yerleşik halkın ulu babalarının hatıralarında, bir zamanlar birlikte yaşadığımız şimdi onlara ait olan o topraklarda, vaktiyle bizim ecdadımızın gezip dolaşıp at koşturduğu o obalarda, dağ ve bayırlarda; dağa, taşa, fizik zemine sinmiş olan o kadim medeniyete ait kelimelerin, hikaye-masal ve hatıraların canlanmasına; binnetice dün ile bugünün kucaklaşmasına, toplumların kısaca bizimle onların kaynaşmasına, bir ve beraber olmamıza, iriliğimize ve dirliğimize vesile oluyor.

İşte bu doğrultuda Yunus Emre Enstitüsü geçtiğimiz hafta 22 Eylül 2021 Çarşamba günü Suriye Azez’de Yunus Emre Ensitüsü Kültür Merkezinde “ Hatırladıkça Biz Oluyoruz/ Osmanlı Dönemi Halep’inde Sosyokültürel Hayat” adı altında, Osmanlı arşivlerinde yer alan Halep’le ilgili belgelerin yer aldığı bir sergi düzenlendi.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Altılı Masanın görünmeyen ortakları! 11 Ocak 2023 | 91 Okunma 2022'de iz bırakan icraatlar! 04 Ocak 2023 | 47 Okunma 'Ahde vefa' kavramı ve Batı! 28 Aralık 2022 | 62 Okunma Açıklamış olmak için açıklanan vizyon! 07 Aralık 2022 | 34 Okunma Milletimizin başı sağolsun 16 Kasım 2022 | 69 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar