İslâm sanatı: Yer-yüz-ünde yeni bir yüz vaadi
Önceki yazımızı, “Bitkiye dair idrakin kadimliği ve bitkisel tezhibin insanlığın ortak mirası olması bakımından oluşan genelliğin, Kubbetü’s-Sahra özelinde, İslam esaslı olarak müstakil bir şekle ve manaya bürünmüş olmasının gerektiği ise açıktır" diyerek bitirmiştik.
Önceki yazımızı, “Bitkiye dair idrakin kadimliği ve bitkisel tezhibin insanlığın ortak mirası olması bakımından oluşan genelliğin, Kubbetü’s-Sahra özelinde, İslam esaslı olarak müstakil bir şekle ve manaya bürünmüş olmasının gerektiği ise açıktır” diyerek bitirmiştik.
Bu bağlamda, Emevi Halifesi Abdülmelik b. Mervan’ın (v. 705); Sahra’nın yapımını Recâ b. Hayve ile Yezid B. Sellâm adlı (Müslümanlıkları meşkuk) mimarlara emanet ettiği, onların da ağırlıklı olarak Hıristiyan, Süryani ve Farslı usta ve zanaatkarları çalıştırdığı bilinen bir şeydir. Bu durum, Sahra’nın tezyinatındaki Bizans ve İran desenlerinin nedenini de açıklamaya yeterli gelir. Bunlardan olmalıdır ki Abdülmelik, Sahra’dan önce, onun bir maketi niteliğindeki Kubbetü’s-Silsile’yi yaptırmış, böylece kendi tasarımının gerçekleştirileceğinden emin olduktan sonra Sahra’nın yapımına izin vermiştir.