İnsan-ı kâmil avatar değildir

Önceki yazımızda, hakikati, “ahirete uygun (şeriat üzere) yaşanması gereken bu dünya hayatının minvali” olarak tanımladıktan sonra, dolayısıyla hakikatin zeminin bu dünya olduğunu söylemiş...

Önceki yazımızda, hakikati, “ahirete uygun (şeriat üzere) yaşanması gereken bu dünya hayatının minvali” olarak tanımladıktan sonra, dolayısıyla hakikatin zeminin bu dünya olduğunu söylemiş, şimdi hakikatin keşfi olarak tasavvufun, dünyevî planda yaşayana ne kazadırdığının sorulması gerektiğini belirtmiştik.

Bu sorunun karşımıza çıkardığı ikinci terim: Ahlâktır.

Hakikat, en azından İmam Gazalî’nin adlandırmasıyla ilmü’l-mükâşefe’de, keşfin hakikatliliği ve vera’ (şüpheli şeylerden sakınma) hâlinin doğru tahakkuku bakımından tasavvufun doğuşunda yerleşik bir terim iken, ahlâk, bir zühd hareketi olarak başlayan tasavvufun kendi sürecinde (iç işleyişinde) sonradan yüklendiği bir terimdir.

Hacı Bayram Başer, Şeriat ve Hakikat – Tasavvufun Teşekkül Süreci adlı çalışmasında bu hususu şöyle özetlemektedir:

“İlk zahidler olarak bilinen kimselerin Kitabü’z-zühd’lerin de önemli bir yönünü oluşturan eleştirilerinin büyük ölçüde ahlaki yozlaşmaya yönelik tenkitler olduğu gözardı edilemez. Fakat bu durum yine de tasavvufun bir ahlâk hareketi olarak doğduğunu göstermeye yetmez. Aksi bir yaklaşım, İslam toplumunda bir tür ahlâk yoksunluğu sorununu gündeme getirirdi. Bu bakımdan sûfîlerin hem eleştirel söylemlerinde hem de pratik uygulamalarında öne çıkan taraf, ahlâkın varlığı ya da zorunluluğu değil, onun nasıl tahsil edileceğiydi. Bu nedenle tasavvufa, gelişim saiklerine göre bir çerçeve çizmek istediğimizde, en doğrusu, onun bir ahlak eğitimi ya da ahlaklanma olarak tanımlanması olur.”

Bunlara göre hakikatin ve doğuşunda değilse de süreci içerisinde tasavvufa dahil olan ahlâkın, tasavvufu belirleyen iki temel terim haline geldiği; bunun bugün de halen yürülükte olduğu bir gerçektir.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Siyonazilerin vasıfları 23 Nisan 2024 | 93 Okunma Altın Buzağı’dan Kızıl Düveye 20 Nisan 2024 | 261 Okunma Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi 18 Nisan 2024 | 966 Okunma Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek 16 Nisan 2024 | 347 Okunma Düve miti Siyonazilerin çirkin emellerini perdeler mi? 13 Nisan 2024 | 129 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar