Kader ve özgürlük
Özgürlüğün imkânı felsefî bir mesele, insanın sorumlu tutulduğu eylemlerinde özgür olduğunu hissetmesi ise psikolojik bir olgudur. Dinde ‘Allah’ın mutlak ve kusursuz ilim, irade ve kudret sahibi olduğu’...
Özgürlüğün imkânı felsefî bir mesele, insanın sorumlu tutulduğu eylemlerinde özgür olduğunu hissetmesi ise psikolojik bir olgudur. Dinde ‘Allah’ın mutlak ve kusursuz ilim, irade ve kudret sahibi olduğu’ inancı ile ‘insanın irade ve eylem özgürlüğüne sahip olduğu’ düşüncesi arasındaki uyuşmazlığın aklî olarak ortadan kaldırıldığını söylemek güçtür. Bu da normaldir; çünkü aynı düzlem yahut aynı kategori içindeki iki varlıktan söz etmiyoruz; tersine, her bakımdan sonlu ve bu anlamda sıradan bir varlık olan insan ile her bakımdan sonsuz ve aşkın varlık olan Allah arasındaki ilişkiden bahsediyoruz.
Bu ilişkiyi makulleştiren, Yüce Allah’ın –başta adalet olmak üzere- kendisini ve insanları buluşturduğu değerler sistemidir, yani ahlak alanıdır. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm hem Allah’ın mutlak hâkimiyetini hem de O’nun adaletiyle irtibatlı olarak insanın özgürlüğü ve sorumluluğunu birlikte kabul eder; böylece Kur’an, Allah’ın adaletiyle insanın özgürlüğünü ahlak alanında buluşturur.
Kur’an, Allah’ın hükümranlığını ve iradesinin mutlaklığını öne çıkardığı pasajlarda insana Allah’ın yüceliği karşısında kendisinin ne kadar...