Oryantalizmin soğuk yüzü

Aradığınız kişiye ulaşılamıyor, lütfen daha sonra bir daha deneyiniz…Nazik ve fakat mekanik ses, hatta biraz daha kalsanız kendini size tekrar etmenin ötesine geçemiyor. Edeb, adab, kurallar çerçevesinde, ancak...

Aradığınız kişiye ulaşılamıyor, lütfen daha sonra bir daha deneyiniz…Nazik ve fakat mekanik ses, hatta biraz daha kalsanız kendini size tekrar etmenin ötesine geçemiyor. Edeb, adab, kurallar çerçevesinde, ancak ötesinde size verebileceği hiç bir şey yok. Zira bir kayıt. Ruhu, teni, canı olmayan, insan vasfından arındırılmış, yüzü, bedeni, kanı olmayan, sese indirgenmiş bir “şey”. Bu denli primitifleştirilmiş olmasına rağmen bir görev addedilmiş olan da bir şey. Akıl verici, yol gösterici, yön çizici, ödev verici sonra aramayı ihmal etmeyin hatırlatıcısı da aynı zamanda.

Herkesin mütemadiyen kendini dinler bulduğu bu telefon mesajına aşinalığımız kadar olmasa da benzer bir tecrübeyi yazılı dilimizde de yaşıyoruz. Bu, otomatik bir mesajdır diye atılan elektronik postalar ve hatta, lütfen bu mesaja cevap vermeyiniz diyen e-mailler bugünkü hayatımızın da birer parçası. Konu bu noktaya kadar can alıcı, bir başka ifadeyle hayatı değil…

Bir de şöyle bakalım..İnsanlar, bir araya geliyor. Kendilerine hizmet etsin diye bir devlet makinesi kuruyor. Yol, su, elektrik, eğitim, korunma, sağlık ne ise her türlü hizmeti karşılamak için. Bu da yetmiyor, bu devlet ve benzerlerini bir araya topluyor, uluslararası teşkilatları oluşturuyor. Maksat? Bir devlet aparatusunun altından kalkamayacağı büyüklükte işler, problemler olursa, birbirlerine destek olsunlar da “insan” mağdur olmasın diye. Ancak burada önemli bir ayrım var, ona işaret etmeden de geçilmiyor. Devlet dediğin, bir kurumsal yapı ki karşında duruyor. Arıyorsun, alo diyor, gidiyorsun, kapıyı açıyor, kavga ediyorsun, karşılık verip seni dövüyor, sen şikayetçi oluyorsun, o da oluyor. Muhatap yani. Oysa devletler topluluğundan oluşan örgüt, organizasyon, binası olsa da “yok”. Var ama yok. Orada ama değil, bir kurum. Hem her şeyin içinde, hem de hiçbir şeyin. İstediğinde var, başka zaman yok. Kimine göre var, kimisine göre yerinde yeller esiyor.

Birleşmiş Milletler işte böyle bir yapı. Ama binası var. Ama ne bina! New York’un en görkemli mekânında, göğü delercesine yükselen kat üstüne kat bina. Dünya kadar insanı istihdam eden kurum. Hepsi çok önemli işlerde, hepsi vızır vızır arı gibi (!). Bu kadar da değil, bir de e-mail adresi var BM’nin. Ama ne adres (!) Hemen cevabı yapıştıran bir adres, bir ses! Öyle çalışkan, öyle çabuk okuyan ve cevaplayan, öyle dakik ve bir o kadar da mekanik! Kalpsiz ve duygusuz… Ama görevinin başında bir ses, bir klavye, bir adres…

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Hangisi? 02 Haziran 2017 | 487 Okunma Bismillahir Rahmanir Rahim 30 Mayıs 2017 | 515 Okunma Sistematik zihin sömürüsü 12 Mayıs 2017 | 321 Okunma Sizce 28 Nisan 2017 | 268 Okunma Tuhaf şeyler 25 Nisan 2017 | 672 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar