Erdoğan Erdoğan’dır, ne bir eksik ne bir fazla…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Atatürk’e mi yoksa 2. Abdülhamid’e mi daha çok benzediği konusundaki tartışmalar hem çekici, hem bugünün siyasi ortamında fonksiyonel, hem de Tanzimat’la kurumsallaşan...

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Atatürk’e mi yoksa 2. Abdülhamid’e mi daha çok benzediği konusundaki tartışmalar hem çekici, hem bugünün siyasi ortamında fonksiyonel, hem de Tanzimat’la kurumsallaşan bir kültürel sömürge olmamızla doğrudan ilişkili.

Osmanlı, Küçük Kaynarca (1774) yenilgisi/anlaşması ile dünyadaki üç büyük devletten birisi olma payesini, Kırım ve diğer Türklerle olan ilişkisini kaybediyor, Karadeniz Osmanlı gölü olmaktan çıkıyor, tarihinde ilk kez savaş tazminatı ödüyordu.

İşte bu kırılmanın paniğiyle 1. Abdülhamid orduda yenileşme hareketlerini başlattı. Eski günlere dönüş veya en azından yok oluştan kurtuluş, Rusların Büyük Petro ile 1700’lerde çoktan yaptığını yapmakla, yani Batılılaşmakla olacaktı.

Bir farkla ki, Büyük Petro bunu zamanında yapıyor, Osmanlı çok geç kalıyordu. (Benim hesaplarıma göre bu reaksiyonu en geç Kanuni’nin göstermesi gerekirdi. Gerisi debelenme oldu sadece.)

Thomas Carlyle “Bir şey yapılmazsa, gün gelir o şey kendiliğinden olur, hem de kimseyi hoşnut etmeyecek şekilde” demişti; işte böyle oldu Osmanlı/Türkiye için.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Keşke o kadar basit ve kolay olsa… 26 Eylül 2020 | 261 Okunma Model çok net… 24 Eylül 2020 | 372 Okunma Basit bir tartışma değil… 19 Eylül 2020 | 279 Okunma Beceremedin Macron… 17 Eylül 2020 | 492 Okunma Bana dostunu söyle... 12 Eylül 2020 | 1.993 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar