Batı kaynaklı sözcüklere karşılıklar

Bir yerde yayıncı, editör dostlarla sohbet ediyorduk. Milliyetçi kesimi iyi bilen bir editör arkadaş dedi ki:“Dil devrimini, yeni sözcükleri milliyetçilerin desteklemesi gerekirken, solcular destekledi.”Evet, yeni sözcükleri...

Bir yerde yayıncı, editör dostlarla sohbet ediyorduk. Milliyetçi kesimi iyi bilen bir editör arkadaş dedi ki:
“Dil devrimini, yeni sözcükleri milliyetçilerin desteklemesi gerekirken, solcular destekledi.”
Evet, yeni sözcükleri sol eğilimli yazarlar daha çok kullandılar, yeni sözcüklerin yaygınlaşmasında onlar öncülük ettiler diyebiliriz. Ancak 1980’den önce TDK’nin başında yer alan yöneticilerin solculukları tartışılır bana göre. Örneğin, TDK’nin yazım kılavuzlarında çok etkili olan iki bilim insanımız, biri Prof. Dr. Vecihe Hatiboğlu, diğeri Prof. Dr. Doğan Aksan… Onlara “solcu” diyebilir miyiz acaba? Prof. Dr. Gündüz Akıncı, Pof. Dr. Macit Gökberk uzun yıllar TDK’nin yönetiminde bulundular, başkanlığını yaptılar, bu hocalarımız solcular tarafından daha çok “demokrat” olarak nitelendirilmişlerdi.

“Sol” yaftalaması biraz da Kurum yöneticilerini yıpratmak için kullanıldı. Dahası “solcu” bile sayılmayacak kişilere “komünist” demekten çekinmediler. Aynı çevreler eski Kurum’u yıpratmak için Atatürk’ün uzman olarak atadığı Agop Dilaçar adını dillerine dolamışlardı. Ermeni kökenli bu yurttaşımızın yaşamöykünden Atatürk’e faşist diyenlerin alacakları dersler var. Agop Dilaçar Kurum’da sadece bir uzmandı, engin bilgisinden hepimiz yararlanırdık, yönetimde hiçbir zaman çok etkin bir yeri olmadı. Onun bir özelliğinden daha söz edeceğim. Bizim dil uzmanlarımız edebiyatı iyi izlemezler, Dilaçar ise tersine edebiyatı, dünya edebiyatını iyi bilirdi. Kurum kütüphanesinde kulak verdiğim bir söyleşisinde edebiyat bilgisiyle beni gerçekten şaşırtmıştı.

Milliyetçi kesim öz Türkçe sözcüklere sahip çıkmaları gerekirken hep karşı çıktılar. Bunlardan biri Prof. Dr. Muharrem Ergin idi. Ergin, gençliğinde Nihal Atsız’ın yakınında bulunmuş bir milliyetçi. Yağmur Atsız, anılarında genç Ergin’den hayranlıkla söz etse de ben nedenini pek anlayamadım. Muharrem Bey, kuru bir uzmandı, anlatımı iyi değildi, edebiyatı iyi izlediğini sanmıyorum. “Koordinasyon” yerine kullanılan “eşgüdüm” sözcüğüne karşıydı örneğin. “Hayvanlar güdülür” gibi bir gerekçesi vardı. İyi de “kuyruk” da hayvanlarda olur, ama hayatımız hep “kuyruk”larda geçiyor. Kuyruğa girdiğimizde bir hayvanın peşine mi takılıyoruz?

“Göbek” sözcüğü insan ve hayvan için kullanılır, ancak kentlerde yolların birleştiği yerlere de “göbek” diyoruz. Dil böyle bir şey, kendine göre bir mantığı var. “Koordinasyon” gibi bir sözcüğün dilimize girmesinden önce milliyetçilerin rahatsız olması gerekmez mi? Muharrem Bey, TRT’deki bir konuşmasında “-in” ekinin görevinden söz ederek “değinmek” sözcüğünün bile yanlış türetildiğini anlatmıştı uzun uzun.

Ardından hemen söz alan Prof. Hasan Eren, “Bu konuya ben de değineceğim” diyerek “değinmek” sözcüğüne sahip çıkmıştı. Muharrem Ergin’in dil bilgisi, dil bilinci buydu işte, neden bu kadar büyütüldüğünü doğrusu anlayamamışımdır. “Vokal”, “konsonant”, “datif”, “ablatif” gibi terimlerle dilbilgisi kitabı yazdı, kendi alanının terimlerini bile Türkçeleştirmek gibi bir derdi olmadı.

Rahmetliyi bir ağabeyimizin doçentlik seçici kurulunda tanımıştım. Doçent adayının dersini dinledikten sonra söz almış, “Adayımız bu aşamada da başarılı olmuştur.” diye kısa bir konuşma yapmış, o gün kullandığı yeni sözcüklerle hepimizi şaşırtmıştı. “Aday”, “aşama”, “başarı” demişti, bunlar yeni sözcüklerdi.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Olimpiyatlara bir hayalimiz eksik gidiyoruz 23 Temmuz 2024 | 1.298 Okunma Sahiplenemediğimiz sözcükler 09 Temmuz 2024 | 1.279 Okunma Fikirlerine pazar arayanlar 25 Haziran 2024 | 130 Okunma Batı kaynaklı sözcüklere karşılıklar 11 Haziran 2024 | 110 Okunma Necip Fazıl Yassıada Tutanaklarında 28 Mayıs 2024 | 1.526 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar