Peki, ben deli miyim?

Yeni Şafak Gazetesi Yazarı İsmail Kılıçarslan'ın bugünkü (07.01.2022)'' Peki, ben deli miyim?'' başlıklı yazısı.

“İmkânsız pozisyon: Yeni bir erdemliler topluluğu” yazımın yayınlandığı gün yani geçtiğimiz salı, Kütahya’da, imam hatip öğrencileri ile bir konferansta bir araya geldim. Konferansın sonunda genç bir hafız kardeşimiz şu soruyu sordu: “İsmail abi, İcma’yı niçin inkâr ediyorsun?”

Öyle üzücü bir deneyim oldu ki benim açımdan bu soruya muhatap olmak, anlatamam size. İnkâr etmediğim, dahası öneminin altını çizdiğim bir meseleyi “inkâr etmekle suçlanmak” yani.

Benim iki yazıdır “toz toprak İslam’ı” olarak tanımladığım güncel halin kötücül etkilerinden biri tam budur mesela: “İnsanlara söylemedikleri, iddia etmedikleri şeyleri söylemiş, iddia etmiş gibi iftira atmak ve onu o iftirada boğmaya çalışmak.”

Bu, burada bir dursun.

İslam’ın, Medine’de toplumsallaşırken ortaya koyduğu ilk iddia bizatihi “Medine” kelimesinin ta kendisidir. Adı “Yesrib” olan bir beldeyi “Medine” yani “şehir” kılan İslam, dünyaya aslında şunu ilân etmiştir: “Ben şehirli, şehirde var olan, iddiasını şehirde ortaya koyan, ilişki biçimi olarak şehirliliği tercih eden bir dinim.”

Doğaldır ki şehirde karşımıza iki temel mesele çıkar. İlki, doğal ihtiyaçlarını dolayıma sokabilme kabiliyeti yani medeni tavır… İkincisi, kapsamlı üretim yapabilme kabiliyeti yani medeniyet üretimi…

Bugün bize “medeniyet de medeniyet” diye yırtınarak medeniyet anlatma iddiasındaki isimlerin çoğu, “kapsamlı üretim konusunda söz ve inisiyatif almak” yerine “eskiden bu işler çok tatlı değil miydi ya?” diyerek nostaljik bir türbülans oluşturmayı tercih ediyorlar. Bu da ayrı ve uzun bir bahistir.

Toz toprak İslam’ı, hem medeni tavır hem de medeniyet üretimi konusunda nötr bile değil, negatif bir yüklenme ile kayıtlıdır bugün. Kendi alanlarını dört bir köşeye bevlederek belirleyen vahşi hayvanlar gibi davranarak elde etmeye çalıştıkları şey ise “Allah’ın rızası” falan değil dümdüz “benim tarla bir metre daha içerde” diyerek komşusuyla kavga etmekten, hatta onu öldürmekten çekinmeyen köylü tavrıdır.

Bu arada iki yazıdır “köylü” kelimesini tercihimden rahatsız olan okurlara da bir hatırlatma yapayım. Yazılarımdaki “köylü” ibaresi doğal olarak “köyde yaşayıp çiftçilik, hayvancılık gibi şeylerle uğraşan adam” manasında değil, “bedevi” manasında kullandığım, sosyolojik ve kavramsal olarak altını çizdiğim bir ibaredir.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sosyal çürüme yazıları 4: Ahlâkî pozculuk cumhuriyeti 23 Nisan 2024 | 434 Okunma Sosyal çürüme yazıları 3: Şişirilmiş dudaklar cumhuriyeti 20 Nisan 2024 | 908 Okunma Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti 16 Nisan 2024 | 954 Okunma Yavaş orman 14 Nisan 2024 | 291 Okunma Sosyal çürüme yazıları 1: Üçüncü sayfa cumhuriyeti 13 Nisan 2024 | 759 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar