Pazar yazımı yazarken

Günlerden güneşli bir cumartesi. Bir ucu köhnemiş bir caddeye, diğer ucu Maraş Kapalıçarşı’sına uzanan bir sokakta, şehre her geldiğimde kaldığım otelin önündeki kötü dış...

Günlerden güneşli bir cumartesi. Bir ucu köhnemiş bir caddeye, diğer ucu Maraş Kapalıçarşı’sına uzanan bir sokakta, şehre her geldiğimde kaldığım otelin önündeki kötü dış mekân sandalyelerinden birine çöküp emektar bilgisayarımı sehpaya seriyorum.

Bu dem, Burak’ın yahut Ali’nin seğirterek gelip “yazı mı yazacan İsmail abi?” diye sordukları, sorunun cevabını aldıktan beş dakika sonra iyi yapılmış bir sade kahveyi bilgisayarın yanına kondurdukları dem.

Günlerden güneşli bir cumartesi. Bunu zaten söylemiştim. Söylemediğim şey şu: Maraş’ın sabah güneşi ilginçtir. Terletmeyen, fakat insanı tatlı tatlı yakan bir güneş. Kahve, su ve sigarayla tamamlanan bir sıcaklık dörtgeni gibi.

Yazımı zihnimde usul usul kurgularken tam karşıdaki kuyumcu atölyesine kaldırdım kafamı. Bugün, açık olan pencereden Müslüm, Azer, hiç olmadı İbrahim Tatlıses şarkıları yükselmiyordu. Sesi güzel o kuyumcu çırağı, o şarkılara eşlik etmiyordu.

“Yazının ritmi eksik kalacak bugün” diye düşündüm tabii ki. Fakat çok geçmeden, “karşıdaki kötü dış mekân sandalyesinde oturan abi yazısını yazacak, adamcağıza bir müzik açalım” diye düşündüğüne adım gibi emin olduğum kuyumcu çırağı Müslüm...

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Bunu konuşmak lazım 03 Haziran 2023 | 428 Okunma Diktatörün yeni yenilgisi 30 Mayıs 2023 | 1.055 Okunma Aptalın tekiyim ben 28 Mayıs 2023 | 489 Okunma Yarın 27 Mayıs 2023 | 560 Okunma Yolunu netleştirmiş bir siyasi parti: HÜDA-PAR 23 Mayıs 2023 | 1.101 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar