Hoşgörü konuşmanın sırası mı?

Ne doğuştan getirdiğimiz zekâ, güzellik gibi biyolojik özellikler, ne içine doğduğumuz aile ve toplum ne de sonradan edindiğimiz eğitim, meslek, makam, kazanç gibi hususlar, bizi başkalarına üstün kılar....

Ne doğuştan getirdiğimiz zekâ, güzellik gibi biyolojik özellikler, ne içine doğduğumuz aile ve toplum ne de sonradan edindiğimiz eğitim, meslek, makam, kazanç gibi hususlar, bizi başkalarına üstün kılar. Şüphesiz her birimiz, apayrı ve biriciğiz, farklı imkân ve koşullara sahibiz ama hepimiz, Yaratıcımız karşısında eşitiz; üstünlüğümüz ancak takva ile… “Şüphesiz, Allah katında en değerliniz, O'na karşı gelmekten en çok sakınanızdır” (Hucurat/13).

Daha zeki ve üstelik daha eğitimli oldukları için başkalarından üstün olduklarını söyleyenlere, bu fitneci ruh halinin vesayetçiliğin ve darbeciliğin temelini oluşturduğunu anlatmaya çalıştık. Zekânın, insanın bilme yetilerinden yalnızca bir tanesi olduğunu, aklın, basiret gibi başka türlü hallerinin de bulunduğunu göstermeye gayret ettik. Kendini beğenmişliğin, böbürlenmenin, toplumsal narsisizmin önüne geçmeden demokratik bir yönetim içinde, barış içinde bir arada yaşama imkânımız yok. Üstelik bu dahi yetmez; bir erdemin daha, kahir ekseriyetimizde bulunması lazım gelir. Bu erdem, hoşgörü... Bazılarınız “şimdi vakti mi hoca?” diyebilir. Evet, tam vakti; her zaman hoşgörüden bahsedilebilir elbette ama özellikle “anayasa” için mutabakat arayan toplumlarda en gündemlerden birisinin “hoşgörü” olması şart.

“Hoşgörü” diye karşıladığımız insanlık halini, herhangi bir dilde çok iyi ifade eden bir sözcük var mı bilmiyorum. Hangi sözcüğü koyarsanız koyun, bu hali anlatmakta yetersiz kalıyor, vermek istediğimiz anlamı tam karşılamıyor. Mesela “hoşgörü” sözcüğünde daha baştan rahatsız edici bir yukarıdan bakma, küçümseme iması var. Hatta bazen anlamı cıvıyor, vıcık vıcık oluyor. Evrensel bir hoşgörü anlayışı, mütemadi bir bağışlayıcılık ahlaken de uygun değil. Elbette her şey hoş görülemez. Başkalarının canını yakan işkenceye, cinayete, tecavüze, cümle kötülüğe hoş bakılamaz. Masum bir insana yöneltilen zalimliği, vahşeti, kendinize, tüm insanlığa yapılmış gibi tepki vermezseniz hoşgörü gibi erdemden, ahlaktan bahsetmeye hak kazanamazsınız. Karşı çıkılması gereken bir davranışı hoş görürseniz, onu kabul ve teşvik etmiş olursunuz. Mücadeleyle engellenebilecek bir kötülüğe hoşgörülüyüm bahanesiyle gereğini yapmazsanız suça ortak olursunuz. Aynı şekilde hep yineleyen hatalar da mazur görülemez; hoşgörü olsa olsa bilgi yetersizliğinin olduğu yerde devreye girebilir.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Merhametten maraz doğmaz! 12 Eylül 2019 | 216 Okunma “Benden nefret et ama bana acıma!” 08 Eylül 2019 | 179 Okunma Merhamet esastır çünkü... 05 Eylül 2019 | 165 Okunma Merhameti kavramak zordur 01 Eylül 2019 | 146 Okunma Adalet, merhametten koparsa 29 Ağustos 2019 | 141 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar