Bin akademisyen bir Ömer etmez

Bu güne kadar hangi hayırlı işi yaptılar? Nereye bir çivi çaktılar? Bırakın ülkeyi, kime hangi faydaları dokundu?Bilen varsa anlatsın, öğrenelim! Çünkü, ben hiç duymadım da görmedim...

Bu güne kadar hangi hayırlı işi yaptılar? Nereye bir çivi çaktılar? Bırakın ülkeyi, kime hangi faydaları dokundu?
Bilen varsa anlatsın, öğrenelim!

Çünkü, ben hiç duymadım da görmedim de… Bunlar hakkında bütün bildiğim, dün yaptıklarının da bugünkünden pek farklı olmadığı. Büyük bölümünü tanıyorum, adeta fırsat kolluyorlar. Bulduklarında da hep aynı tavrı sergiliyorlar. 
“Barış” maskesinin arkasına sığınıp, teröre omuz veren ve terör destekçiliği yapan o bin kusur “akademisyenden” bahsediyorum. Bugün onlara Ömer Dik’i anlatacağım. Kim bilir, belki okuyunca yaptıklarından utanırlar. 
Tanımıyorum kendisini. Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ’dan dinledim Ömer Dik’i. İsminin başında dikkat çekici herhangi bir sıfat yok. Sade vatandaş, herhangi biri O.

Tek özelliği bu toprakların insanı olması. Yani, o “akademisyenlere” hiç benzemiyor. Bedeni gibi ruhu da bu topraklara ait.

Kısa bir süre önce Selçuk Özdağ ile irtibata geçiyor. “Benim 51 tane koyunum var, Suriye’deki Türkmenlere adadım, gelin alın” diyor.

Özdağ, önce kendisini zengin bir hayırsever sanıyor. Sonra çarpıcı gerçekler birer birer ortaya çıkmaya başlıyor… 
* Ömer Dink, Hatay’da köyde yaşayan herhangi bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı. 
* Sahip olduğu bütün servet, o 51 tane koyun. 
* Aylık 900 lira maaşı var, onunla geçinmeye çalışıyor. 
* Üstüne üstlük, 3 tane çocuğa bakıyor. 
Önce, bir anlık heyecana kapılarak o bağışı yaptığı düşünülüyor. Sonra bakılıyor ki son derece kararlı. 
Vazgeçirilmeye çalışılıyor. Kendisine, “Biz zaten gerekli yardımları yapıyoruz. Koyunlarını vermene gerek yok” deniliyor. 
Ama, O üsteliyor:

-Geliyor musunuz, koyunları alıyor musunuz? Götürüp Türkmen kardeşlerime veriyor musunuz? 

Konu, Başbakan Davutoğlu’na iletiliyor, gerçek bir Anadolu insanı olan o adam Davutoğlu’nun da ilgilisi çekiyor. 
Hem Ömer Dik’i mutlu edecek, hem de sıkıntıya sokmayacak formülü Başbakan Davutoğlu buluyor. Selçuk Özdağ’a, koyunların bedeli olan 24 bin lirayı uzatıyor:

-Koyunları alın, yerine ulaştırın. Ama bir şekilde bu parayı da kendisine verin. 
Özdağ, Hatay’a gidiyor. Ömer Dik’i buluyor. Koyunlar kendisinden alınıyor. Yayladağ’da sınırın sıfır noktasında Yamadi Köyü’ndeki Türkmenlere teslim ediliyor. 
Ama parayı vermek o kadar kolay olmuyor… 
Ömer Dik direniyor, “hayır” diyor: 
-Ben koyunları bunun için size vermedim. 
Ardından da “bakın” diyerek, profesör, doçent ve diğer unvanlılardan oluşan o güruha ders olabilecek sözler söylüyor: 
-Ben devletsizlik nedir bilirim. Türkmenlerin halinden anlarım. Benim başımda devletim var. Onlardan çok, çok zenginim. Ayrıca, o koyunlara benden çok şu anda kardeşlerimin ihtiyacı var.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Tarihi savrulma 25 Mayıs 2023 | 645 Okunma Erdoğan kaybeder mi? 24 Mayıs 2023 | 1.076 Okunma Tükettiler cephaneyi 23 Mayıs 2023 | 642 Okunma Hâlâ mı aynı dil? 18 Mayıs 2023 | 676 Okunma Ne vereyim abime? 17 Mayıs 2023 | 840 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar