Sakıp Ağa'nın hediyesi çakma kol saati

Sakıp Sabancı, Türkiye'nin sayılı zenginlerindendi. Ancak, en önemli yanı halk tipi iş adamı olmasıydı. Onu her zaman Savaş Ay'a benzetmişimdir. Mütevazı tavırlarıyla benzeşirlerdi. Ağa her zaman sevgi...

Sakıp Sabancı, Türkiye'nin sayılı zenginlerindendi. Ancak, en önemli yanı halk tipi iş adamı olmasıydı. Onu her zaman Savaş Ay'a benzetmişimdir. Mütevazı tavırlarıyla benzeşirlerdi. Ağa her zaman sevgi ve saygıyı hak edenlerdendi. O bir Kayseri-Adana senteziydi. İstihdam, yani iş vermek önceliğiydi. Son nefesine kadar bunun için çalıştı. Kafamda yer bulan en önmeli anekdotu, başından geçen bir anısıdır:"Almanya'dan önemli bir teknik adam getirdik. Amacımız çalışanlara işi öğretebilmek. Yarım saat sonunda baktık bizimkiler adama çırak muamelesi yapıyor. Bir şeyler öğrenmeye kalkma yerine akıl veriyorlar. Türk insanı bu hastalıktan mutlaka kurtulmalı".Bir başka merhum Celal Çorbacıoğlu'nun babası gazeteciydi. Son Saat'in önemli isimlerindendi. Celal'le tanışmamız onun sayesinde gerçekleşti. Çorbacıoğlu Jr. eğitimini Almanya dahil dışarıda yapmış önemli bir gurme idi. Yeşilyurt'ta şimdi Polat Rönesans olan yerde bulunan Hasır tesislerinin metrdoteli Celal'di. Sakıp Ağa, müdavimlerdendi. Tanıştık, kanımız uyuştu. Sıkça sayılacak birlikteliklerimiz oldu. Buluşmalarımızda gırgır şamata gırla giderdi. Öyle hale geldik ki, Florya sapağındaki mini sahalarda birlikte futbol oynuyorduk. Bizim gece organizasyonlarına bayılır müsaitse o da katılırdı. Hatta uçaktan inip, doğrudan sahaya çıktığı günleri hatırlarım. Sırf onun için 40 numara spor ayakkabı bulundurur olduk. Top Ağa'ya geçti mi herkes geri çekilmeye başlardı. O da rahatça ilerler ve golünü atardı. Sonra da müthiş sevinç gösterisi yapardı. "Gooll" diye bağırılıp alkışlanınca mutluluktan havalara uçardı. Yumruk şovlu sevinç gösterileri inanılmazdı. Biz de onun kadar mutlu olurduk.Hesap meselesiSakıp Sabancı, Hasır'ın deniz ve Yeşilköy Feneri'ni gören yuvarlak masasını tercih ederdi. Mutlaka yanında bir kaç kişi olurdu. Bağıra bağıra konuşması ve kendine özgü kahkahalarıyla herkesin ilgi odağıydı. Bir gün işletmenin metrdoteli Celal Çorbacıoğlu'na teklifte bulundum; "Hesabı bana yolla bakalım ne tepki verecek". Yemek ve sohbet faslı bitti. Ağa hesap bekliyor. Pusula bana uzatılınca afalladı. Bir yerde de hoşuna gitti. Sataşmayı da unutmuyor; "Sahi, sen mi ödeyecen?" ben de pür ciddiyetle "Şüpheniz mi var?" karşılığını verdim. Çok sevindi ve kahkahaların sayısını artırdı. Yine de arada bir beni süzüyordu. Dayanamadı kartı uzattığım an kolumu yakaladı. Serde cimrilik var ama bana kıyamamıştı. Geleneksel olarak ihale onda kaldı. Önemli olan hesabı ödeyeceğime ikna etmemdi. Onu başarmıştım.Türkiye sevdasıİnanın onu tanımasam, Sakıp Ağa'nın hiçbir işi reklam için yapmadığına inanmazdım. Dümdüz biriydi. Hani Mevlana'nın dediği gibiydi; "Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol". Aktif politikayı sevmedi. Cumhurbaşkanı'na gösterdiği saygıyı şoföründen esirgemedi. Türkiye'yi ilgilendiren konu varsa dünyanın öbür ucuna giderdi. Lobi çalışmalarının önemini hep ön planda tuttu. Sırf ülke tanıtımı için yurt dışında sergiler düzenledi. Bu yolda her türlü finansmanı sağladı.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
İzin 20 Kasım 2020 | 189 Okunma Bağırmayın!.. 19 Kasım 2020 | 345 Okunma Harekatlar 18 Kasım 2020 | 274 Okunma Ayak topu "bizim dünyamız" 17 Kasım 2020 | 131 Okunma Söylemler/çelişkiler 16 Kasım 2020 | 174 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar