OVP yapıyoruz yapmaya da, bu OVP'ler tutmayınca ne yapıyoruz...

2018-2020 dönemini kapsayan orta vadeli program açıklandı. Açıklamayla hem makro büyüklüklerin bu yıl nasıl gerçekleşeceğine ilişkin tahminler sıralandı, hem de önümüzdeki üç...

2018-2020 dönemini kapsayan orta vadeli program açıklandı. Açıklamayla hem makro büyüklüklerin bu yıl nasıl gerçekleşeceğine ilişkin tahminler sıralandı, hem de önümüzdeki üç yılın hedefleri duyuruldu.

Üç yıllık dönem için bazı konularda bir türlü vazgeçemediğimiz şekilde iddialı hedefler söz konusu. Bunların başında da enflasyon geliyor. Hem zaten enflasyonda hangi yıl öngördüğümüz düzeyde kalabilmişiz ki...

Bırakın geçmiş yılları, bu yıla bakalım. Hani hep yüzde 5 düzeyinde bir hedefle yola çıkar ve hüsrana uğrardık; bu yıl daha gerçekçi sayılabilecek bir hedefle, yüzde 6.5'le başlangıç yapmayı tercih ettik. Ama Merkez Bankası son enflasyon tahminini açıklarken oranı yüzde 8.7'ye revize etmiş olmasına rağmen 2018-2020 dönemi orta vadeli programında 2017 TÜFE artışı yüzde 9.5 olarak tahmin edildi. Bu oranda kalmak da pek mümkün görülmüyor üstelik. Tahminler bir puan daha yukarıda, yüzde 10.5 dolayında bir gerçekleşmeye işaret ediyor.

Aslında enflasyon konusunda geçmişe göre çok daha gerçekçi davrandığımızı da kabul etmek durumundayız. Biraz önce de vurguladık; yıla hep yüzde 5 düzeyinde bir hedefle başlamak alışkanlık haline gelmişti neredeyse. Başlangıç hedefini bu yıl için yüzde 6.5'e çıkardık, önümüzdeki yılın başlangıç hedefi ise yüzde 7. Hatta 2019 için bile yüzde 6 öngörüyoruz. Yüzde 5 hedefi ise ancak 2020 yılı için geçerli.

Orta vadeli program çerçevesindeki hedeflerde ortaya çıkan sapma yalnızca enflasyonla sınırlı değil. Kimi zaman biraz da Türkiye'nin inisiyatifinde olmayan nedenlerle yaşanan sapmalarla karşı karşıya kalınabiliyor. Bunlara en tipik örnek son yıllarda döviz kurunda ortaya çıkan sapma.

Dolar kurunu 2017 yılı için yıl ortalaması bazında 3.16 olarak öngördük. Oysa yılbaşından bugüne kadar olan dönemin ortalaması 3.60. Dolayısıyla yıl ortalamasını 3.16'ya indirmek neredeyse olanaksız. Kaldı ki, TL'nin dolar karşısındaki değerinin başlangıçta öngörülen düzeye inip inmemesinin yararı da tartışma konusu. Bu tartışma en üst düzeyde, Cumhurbaşkanı başdanışmanları arasında bile kendini gösterdi.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Mevduat faizi yüzde 25’e, kredi faizi yüzde 35’e oturdu 01 Ekim 2018 | 1.206 Okunma Faiz arttı ama yabancı DİBS satmaya devam ediyor 28 Eylül 2018 | 531 Okunma İşte yaşınız, işte kalan zamanınız! 27 Eylül 2018 | 362 Okunma YEP’e dayandırılan hesaplamalarda akıl almaz hatalar yapılıyor 26 Eylül 2018 | 263 Okunma İşte gelir gruplarına göre harcama durumumuz... 25 Eylül 2018 | 464 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar