‘Zafer’ ve ‘hezimet’ arasında Lozan..

“Lozan Barış Antlaşması”nın 92. yıldönümünde ülkemiz yakın bölgemizdeki büyük fitnenin ateş hattı içinde bulunuyor. Ortadoğu toprakları emperyalist devletlerin 100 yıl önce...

“Lozan Barış Antlaşması”nın 92. yıldönümünde ülkemiz yakın bölgemizdeki büyük fitnenin ateş hattı içinde bulunuyor. Ortadoğu toprakları emperyalist devletlerin 100 yıl önce çizdiği fitnebaz haritalar yüzünden kan ağlıyor. Fitneyi ülkemiz sınırları içerisine taşımak isteyen sinsi bir düşmanla karşı karşıyayız. Bu sinsi düşmana karşı uyanık olmak için ziyadesiyle gerekçemiz var. Lozan Antlaşmasıyla ilgili değerlendirmeler yaparken bu yeni durumu muhakkak göz önüne almak lazım.

Bu yıl da “Lozan zafer mi, hezimet mi?” tartışması yapılacak. “Zaferdi” veya “ hezimetti” diyenler, hatta “ne zaferdir, ne hezimettir” diyenler olacak. 600 yıllık imparatorluğun tasfiyesinin ardından “Anadolu” ve “Trakya” topraklarının kurtarılmış olmasının bile 1923 şartlarında pek çok kişiye zafer gibi görünmesi anlaşılabilir bir duygu. Hakikaten şartlar çok ağır, mücadele çetindi.

İttihat ve Terakki”nin önce sadık taraftarı, daha sonra ise samimi muhalifi Hüseyin Kazım Kadri Bey'in cümleleriyle söylemek gerekirse, Birinci Dünya Savaşının getirdiği ağır yıkım nedeniyle kimse bu memleketin yaşayacağına ihtimal vermiyordu. Öyle ki İngiliz veya Amerikan mandasına girmek memleket için bir 'kurtuluş' olarak bile görülebiliyordu. 1243'teki Moğol işgaliyle birlikte “Anadolu Selçuklu Devleti” yarı esaret veya 'manda' benzeri bir bağımlılık içine girmesinin yol açtığı maddi ve manevi yıkımı yaşamış bu millet ikinci kez aynı duruma düşmek istemedi. “Milli Mücadele” bu ruhla başlatıldı ve elinde tutabildiğiyle yetinmek durumunda kaldı.

30 Ekim 1918 şartları Moğol istilasından daha ağır şartları ihtiva ediyordu. 1920'deki “Sevr” dayatmasının Anadolu'nun Moğol işgali altına girdiği dönemden eksik kalır yanı yoktu. 3 Temmuz 1243'teki “Kösedağ Savaşı”nda Moğollara yenilen Selçuklu Devleti fazla yaşayamadı ve Anadolu paramparça oldu. Dolayısıyla Lozan'ı 1920 şartlarında değerlendirmek gerekiyor. Belki de Lozan, yıkımı bir noktada durdurmak için başlatılan “Milli Mücadele”den hasıl olan mâkûl bir sonuçtur.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
ABD’nin raporu tutarsızlık abidesi.. 12 Mayıs 2024 | 64 Okunma Gölge oyunu... 07 Mayıs 2024 | 274 Okunma Omelas’ı bırakıp gitmeyenler.. 05 Mayıs 2024 | 45 Okunma Taban hareketi “Lobi”yi yendi! 30 Nisan 2024 | 154 Okunma Boyaları döküldü! 28 Nisan 2024 | 136 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar