Peki Irak ve Ukrayna’nın başına gelenler bizim başımıza gelseydi ne olurdu?

Tv100 Gazetesi Yazarı Abdullah Ağar'ın bugünkü (21.12.2022)''Peki Irak ve Ukrayna’nın başına gelenler bizim başımıza gelseydi ne olurdu?'' başlıklı yazısı.

Son 10 gün içerisinde, Türkiye’de savunma ve uzayı ilgilendiren bir dizi gelişmeye tanık olduk.

Bunlar içerisinde;

- Türkiye Uzay Ajansının Ay’a gönderilecek uzay aracına dair ilk detayları,

- TUSAŞ’ın jet motorlu insansız savaş uçağını,

- Kızılelma insansız savaş uçağının ilk uçuşunu,

- TGR-230-İHA havadan karaya süpersonik füze atış testini,

- TEI-TF10000 Turbofan motorunu sayabiliriz.

Peki bunları nasıl anlamlandırmalıyız.

Söze şöyle başlayalım…

"Anadolu bir medeniyetler beşiği…"

"Anadolu bir medeniyetler zenginliği!"

Kulağa hoş gelen, çok güzel cümleler. Son derece doğru. Gelip geçen her medeniyet Anadolu’ya bir şeyler katmış, bir şeyler bırakmış. Ancak bu övünç, bir diğer tarafıyla çok acı bir gerçeğe karşılık geliyor; "Anadolu’nun bir medeniyetler zenginliği" olduğu kadar, ‘Bir medeniyetler çöplüğü olduğu gerçeğine!’

Bu bir gerçeklik. Sonuçta hiçbiri varlıklarını devam ettiremediler. Var olmak için gerekli olan gücü ve aklı üretemedikleri için, tarihin derinliklerinde kaybolup gittiler.

O pek çok ve güçlü medeniyet Anadolu’nun kültürüne, medeniyetine, sanatına, töresine, demografik yapısına, geleneklerine, yaşam tarzlarına, hatta dini/teolojik oluşumlarına olumlu ya da olumsuz sayısız katkı yapmış, ama şu an yoklar.

Peki bizler de onlar gibi yok olabilir miyiz?

Yanıtı yukarı da!

Elbette.

Sonuçta Allah’la pazarlık yapmadık.

"Var olmak için gerekli gücü ve aklı üretemezsek, biz de onlar gibi yok oluruz."

Bu bir sanrı mı?

Sadece yakın geçmişte yaşadıklarımıza bakarak, bunun çok ciddi bir gerçek olduğunu görebilirsiniz. Anadolu’da işgal ve istila edilmek, elimine ya da pasifize edilmek istenmedik mi?

İçinizde "yapılmadı", "denenmedi" diyebilen var mı?

Şu çeyrek yüzyıllık dönemde bile Türkiye her türlü fiziki ve fiziki olmayan saldırıya maruz kalmış bir ülke. Hâlâ da bu saldırılar, içten ve dıştan vekiller (terör örgütleri, devlet dışı aktörler, devletlerin desteklediği aktörler, vekil devletler, milli güç unsurlarının içine sızmış ya da yuvalanmış gayri millî yapılar) üzerinden devam ediyor.

Sadece vekiller değil, Birinci Dünya Savaşı ve o dönem vermek zorunda kaldığımız varlık mücadelesini, Anadolu'da kalma ve var olma savaşını da hiç unutmayın derim.

Sözü nereye getireceğim?

ABD’nin Irak’ı işgal ve istilası ya da Rusya’nın Ukrayna’yı işgal ve istilası aklınıza getirin lütfen.

Savaşlara damgasına vuran neydi?

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Jeopolitik fırtınaya kavramsal ve teolojik bir bakış: Kimler, kimleri ve inançları nasıl kullanır? 31 Mayıs 2023 | 819 Okunma İran-Taliban çatışması: Mezhep fitnesi nereye gider; kim ve nasıl kullanır? 30 Mayıs 2023 | 1.251 Okunma Mahmur’un yolu nereye çıkar? 24 Mayıs 2023 | 2.387 Okunma Batı günah çıkartmayı sever, yeni günahlar işlemeyi de…! 23 Mayıs 2023 | 555 Okunma PKK Türkiye’deki seçimlerde neyi aradı; 4. Safha’nın mı peşinde? 17 Mayıs 2023 | 1.880 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar