Yalçın Doğan'ın "Sussam, Susulmaz/Yazmasam Olmaz" kitabında
yaşanan olayları bu mesleğin hakkını verenler de farklı zaman ve
mekanlarda mutlaka yaşamıştır. "Amiral Gemisi"nden iktidarın
"Filikası" konumuna düşen Hürriyet'te Genel Yayın Yönetmenliği
koltuğunu bıraktığı gün Ertuğrul Özkök'e bu sütundan çağrı da
bulunup, üniversitelerde yeni gazeteci adaylarının yanında,
ülkemizin geleceğini emanet edeceğimiz gençlere bilgi birikimlerini
paylaşma çağrısında bulunmuştum. Bir kaç girişiminden sonra tek
adam rejiminin atadığı rektör ve dekanlar tarafından tecrübelerin
aktarımı yasaklandı.
Bizim meslek büyüklerimiz biraz da Alman ekolünden etkilenmiş
olmalı ki hiç ölmeyecekmiş gibi düşünüp anılarını yazmayı 80'den
sonra planlıyorlar. Oysa yarına çıkmaya senedimiz yok. Yeniçağ
olarak canlı canlı 10 günde 3 değerli yazarımızı Covit'ten
kaybettik. Yazmak da fayda var. Mazerete "Konjoktür müsait değil"
diyenlere kardeşleri olarak alternatif getireyim. "Yazın, notere
tasdik ettirip, vasiyet haline dönüştürün!" Hiç olmazsa
ölümlerinizden sonra arkanızdan "Gerçekleri bırakıp gitti"
dedirtin...
Yalçın Doğan'a yürekten teşekkür ediyorum. Bizim kuşağın kulaktan
duyduğu, rivayet olarak dinlediği konuları birinci ağızdan yazarak
borcunu ödediği gibi, kendi kuşağına da ders verdi.
Daha önce ifade ettiğim gibi kitap da altını çizmediğim sayfa
kalmadı. En çok etkilendiğim konu "Kapitülasyon" konusu oldu ve
elbette Hoca'nın günümüze iz düşümleri, yorumları... Alın size
örnek: "İbret alınsaydı tarih tekerrür eder miydi?" sözü malumunuz.
1880'lerde Osmanlı hazinesi İzmir-Aydın-Ödemiş demiryolu yapımı
için Belçika firmasına imtiyaz vermiş. Firma bedel almadan
demiryolu yapacak ancak trenlerin son iki vagonunu özel olarak
yataklı ve lüks işletecek. "Wagon Lits"e verilen imtiyaz boş kalan
yatak ve vagonların parası hazine tarafından ödenecektir. Yani
Yavuz Sultan Selim, Osman Gazi Köprüleri, Avrasya Tüneli, Şehir
Hastaneleri gibi müşteri garantisi verilmiş. Öyle ki b...