BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu'nun açıkladığı seçim beyannamesinde, her partinin beyannamesi gibi alkışlanacak ve eleştirilecek yönler var.
Ben yargıyla ilgili olarak tehlikeli gördüğüm bir hususu
eleştireceğim.
Evvela şunu belirteyim, bütün partiler bir popülizm yarışında...
Bol keseden dağıtıyorlar. Halbuki pastayı büyütmeden daha büyük
paylar dağıtılamaz. Merhum Demirel'in 1991 seçimlerinde yaptığı
"erken emeklilik" popülizminin hasarını hâlâ kaldıramadık.
HDP'nin seçim beyannamesinde, KCK'nın totaliter "demokratik
özerklik" kavramına yer vermemesine ilk bakışta sevinmiştim fakat
"yerel yönetim" diyerek aynı şeyi daha aşırısıyla savunuyor. Ayrı
bir yazı konusu...
Dönelim iktidar partisinin beyannamesine.
BAĞIMSIZ YARGI?
Başbakan'ın okuduğu beyannamede elbette hukuk ve yargıyla ilgili
gayet iyi genel ifadeler var fakat şu somut beyana bakınız:
"Yargı üst yönetimi ile temyiz mahkemelerinin oluşmasında TBMM'nin
rolünü güçlendireceğiz, böylece yargının toplumsal meşruiyetini
güçlendireceğiz."
HSYK gibi idari nitelikteki kurullarda, "yargı içinden gelenler
çoğunlukta olmak kaydıyla" TBMM'nin nitelikli çoğunlukla üye
seçmesi tabiidir ve gereklidir. Meclis'in çıkardığı kanunları
inceleyen AYM için de parlamentolar tabii ki üye seçerler.
Fakat... Beyannamedeki "Temyiz mahkemelerinin oluşmasında TBMM'nin
rolünü güçlendireceğiz!" ifadesi asla kabul edilemez.
Bu, "çoğunlukçu demokrasi" kavramını bile aşan tehlikeli bir
eğilimdir.
"Temyiz mahkemeleri"nin anlamı, alt mahkeme kararlarının hukuka
uygunluğunu denetleyen Yargıtay gibi yüksek yargılama
kurullarıdır!