CUMHURBAŞKANI Erdoğan anayasada İslam vurgusuna gerek olmadığını
belirterek çok tehlikeli olabilecek bir tartışmayı önledi, çok da
iyi etti.
Türkiye’nin “Anayasada İslam olsun, hayır olmasın” tartışmasına
sürüklenmesinin nelere yol açabileceğini bir düşünün.
Anayasa deyince asıl konuşulması gereken devletin esas teşkilatı ile birey hak ve hürriyetleri gibi konular kenarda kalırdı, anayasa sorunu bir itikat ve laiklik kavgasına dönerdi.
Erdoğan, anayasada neyin olması ve olmaması gerektiğini de doğru ortaya koydu:
“Devletin tüm inanç gruplarına eşit mesafede olması esas alınıyorsa, özellikle İslam’a vurgu yapmaya ne diye ihtiyaç olsun? Ben bir Müslüman olarak inancımı istediğim gibi yaşıyorsam mesele bitmiştir.”
AVRUPA VE LAİKLİK
Evrensel hak ve hürriyetler ancak o devletin bir dine ve ideolojiye
bağlı bulunmaması, yani “demokratik laik hukuk devleti” olmasıyla
mümkündür. Bu özgürlükler sağlanıyorsa “mesele bitmiş”tir, dini ve
ideolojik tanımlara gerek yoktur.
Gelişmiş ülkeler bu “tanım” aşamasını bile geçmişlerdir.
Fransa anayasasında laiklik vardır. Bunun sebebi ülke tarihinde Katolik kilisesinin egemenliği ve buna tepki olarak 1789 İhtilali’nin laik cumhuriyeti getirmiş olmasıdır.