Seçimlerden bu yana hem Binali Yıldırım'ı hem de Ekrem
İmamoğlu'nu defalarca izleme imkânı buldum. Dün yaptıkları basın
açıklamasından sonra bir kez daha emin oldum ki ikili arasında elli
beden kalite farkı var kardeşim.
Nedenini anlatayım.
Binali Yıldırım tam bir devlet adamı profili çiziyor. Sadece
kendisini ilgilendiren İstanbul seçimleriyle ilgili
konuşuyor. YSK'nın çalışma alanına girmekten ve sandık
kurullarını etki altında bırakmaktan kaçındığı için ekranlardan
mümkün mertebe uzak duruyor.
Gereksiz yere ortalığı kızıştırmaya çalışmıyor. Aldığı devlet
terbiyesi gereği seçimde yaşanan hırsızlığı dahi,
"Usulsüzlük" diyerek geçiştiriyor. Dün bence
herkesin üzerinde ciddiyetle düşünmesi gereken bir soru sordu.
Dedi ki:
"Eğer usulsüzlük yapan ben isem, sandıklar yeniden
sayıldıkça aradaki oy farkı benim lehime neden
kapanıyor?"
Ekrem İmamoğlu bu konuşmadan saatler sonra ekrana çıktı. Gönül
isterdi ki Binali Yıldırım'ın bu sorusuna cevap versin.
Ama ne gezer?
İşsizlik oranlarından bahsetti, dövizdeki yükselişi anlattı,
zamlardan yana dert yandı, Avrupa Birliği ile ilişkilere değindi
ama kendi lehine yapılan oy hırsızlığına bir tek cümle olsun
değinmedi!
Sonra da döndü AK Partili seçmen kitlesine,
"Kıymetli...