"Hizmet" veya "Cemaat" kamuflajları yıkılıp da
FETÖ oldukları dımdızlak meydana çıkınca, CHP'nin desteğine ihtiyaç
duydular.
Şaşacaksınız ama söyleyeyim:
"Hizmet" postuna büründükleri dönem, CHP'nin desteğine değil,
karşıtlığına ihtiyaçları vardı.
"Teknik nakavt" düzeyine erişinceye değin de mezkûr ihtiyaç devam
etti.
Muhafazakâr sosyolojiyi bu karşıtlık üzerinden konsolide
ediyorlardı.
CHP de her dönem ihtiyaçlarını karşıladı.
Destek ihtiyaçlarını muntazaman karşılaması için kaset
marifetiyle "hizmete" aldıkları Kılıçdaroğlu şimdiye değin tek bir
"kalkışmalarına" karşı çıktı mı?
İsterseniz sırasıyla gidelim...
7 Şubat 2012 MİT krizinde alabildiğine yanlarında yer aldı.
FETÖ'nün güvenlik bürokrasisinin (ve yargısının) nezaretinde
gerçekleşen Gezi gericiliğinin merkezinde yer aldı.
17-25 Aralık 2013 "yolsuzluk" susturuculu yargı darbesi sürecinde
(15 Temmuz'da FETÖ'nün bombaladığı Meclis kürsüsünden) FETÖ'nün
verdiği tapeleri okudu.
Bununla da kalmadı, meydan meydan dolaşıp FETÖ'nün psikolojik harp
malzemelerini terennüm etti.
Sonra...
15 Temmuz işgal girişiminin püskürtüldüğü kesinleşince, ittirmeyle
kaktırmayla da olsa "Yenikapı Ruhu"na girdi.
Çok geçmeden ABD Büyükelçisi Bass ile görüşüp "ruh çıkardı" ve
"kontrollü darbe" demeye başladı.
Hayır, MİT TIR'ları kumpasındaki tavrını atlamadım, mahsus en sona
bıraktım.
Zira hâlâ ordan "yürüyor."
Türkiye'yi uluslararası toplum nezdinde "terörü destekleyen
ülke" olarak göstermek için tertiplenen MİT TIR'ları ope-
rasyonuna, Türkiye Cumhuriyeti'nin ana muhalefet partisinin lideri
kesintisiz destek sağladı.
İddialar vahim...
Berberoğlu'na MİT TIR'larına ilişkin görüntüleri CHP Genel Başkanı
Kılıçdaroğlu'nun verdiği söyleniyor.
Mahut görüntüleri hangi FETÖ imamından, nerde, hangi masa
etrafında, ne zaman aldığı ayrıntılı bir şekilde yazılıp
çiziliyor.
Kılıçdaroğlu (bu iddialar karşısında) hâlâ susuyor.
Pardon, susmadı.
"Adalet" diyerek kendini yollara vurdu.
Bence, ABD Büyükelçiliği ve Başkonsolosluğu da öyle yapsın.
Neden mi?