PKK'nın Suriye kolu PYD / YPG, ABD'nin itiraf ettiği “kara
kuvvetleridir;” DAEŞ ise itiraf etmediği kara kuvvetleri.
Ben bunu bilir bunu söylerim.
Bunun için biz Cerablus'ta DAEŞ'e vurdukça, PKK / PYD / YPG
cıyaklamıştır.
Bunun için MİT TIR'ları saldırısının ardından “Türkiye DAEŞ'e
yardım ediyor” tezviriyle uluslararası toplumda ülkemizi mahkum
ettirmek için gece gündüz algı operatörlüğü yapanların, lobi
faaliyeti yürütenlerin morali fena halde bozulmuştur.
Ve, bunun için Cemal Hasan tayfasının içi acıyor.
Hiç şüpheniz olmasın; bundan kelli, “sömürge aydınları” her geçen
gün daha fazla hayıflanacaklardır.
Zira oyun bozulmuştur.
Hem FETÖ bozguna uğratılmış, hem de DAEŞ ile YPG arasındaki muvazaa
deşifre edilmiştir.
Plan, malumunuz, şöyle işliyordu:
ABD himayesi ve muvafakatiyle hedeflenen lokasyon önce DAEŞ
tarafından hunharca işgal ediliyor, ardından da “kurtarıcı rolünde”
YPG gelip oraya yerleşiyordu.
Aslında orijinal bir “plan” değildir bu.
Afrika'dan (her petrol kuyusu başında devletçikler kurulan)
Ortadoğu'ya kadar uygulanan çok eski bir planın / taktiğin bölgeye
uyarlanmasıdır.
Sahtekarları kahraman yapan bir plandır bu. Necip Fazıl üstadımızın
ifadesiyle, “Sahte kahramanlar” üreten bir plan!..
Türkiye, Cerablus'a mükemmel bir zamanlamayla girince tüm planları
bozuldu.
DAEŞ ile YPG arasında henüz devir teslim yapılmadan, yani, “İkinci
İsrail” mesabesindeki “koridor” tamamlanmadan müdahale edildi.
Sayın Cumhurbaşkanımız da sınırlarımızda böylesi bir devletin
kurulmasına ne pahasına olursa olsun izin vermeyeceğimizi dosta
düşmana çoktan ilan etmişti.
Sonuç şimdilik şudur: Koridor ellerinde kaldı; YPG'ye de “Fırat'ın
doğusuna, hadi marş marş” çekildi.