Salih Tuna Sabah Gazetesi

Ne ayaksın

Annesiyle karşıdan karşıya geçerken, kamyonun ölüm yanı gelip bulmuştu onu caddenin ortasında. Canhıraş bir feryatla, oğlum demedi anne. "Oğlum!.." Diyemedi! Sadece can havliyle cansız bedenine sarıldı...

19 Ağustos 2017 | 9.649 okunma

Annesiyle karşıdan karşıya geçerken, kamyonun ölüm yanı gelip bulmuştu onu caddenin ortasında.
Canhıraş bir feryatla, oğlum demedi anne.
"Oğlum!.."
Diyemedi!
Sadece can havliyle cansız bedenine sarıldı yavrusunun.
Sarıldı, sarıldı, sarıldı...
Takati yoktu ağlamaya.
Bayıldı!
Bayılana kadar da kimse alamadı oğlunu kucağından.
Çok geçmeden polis, ambulans vs. geldi.
Ve...
Geriye tek bir şey kaldı çocuktan.
Tek bir şey:
Ayakkabısının teki.
(Diğeri ayağından çıkmamıştı belli ki.) Trafik açılınca peşi sıra çiğnediler, asfalt üzerindeki çocuğun topuğu erimiş ayakkabısını.
Pas verircesine birbirinin önüne attılar; ilkin Audi marka otomobilin arka sağ lastiği ezdi, daha sonra BMW.
Verkaç yaptılar kendi aralarında.
Opel'den Reno'ya, Reno'dan Mercedes'e kadar gelen vurdu giden vurdu, kimse bakmadı gözünün yaşına.
En son tekmeyi Şahin vurdu; fırlattı şarampole.
Vurdular, çiğnediler ama öldüremediler çocuğun pabucunu; şarampolde sapasağlam duruyordu erimiş topuğuyla.
Yıllar önce böyle yazmıştım, gözümün önünden gitmeyen bu sahneyi.
Aynı şekilde, kanlar içinde upuzun yatan Hrant Dink'in delik ayakkabısı da gitmez gözümden.
Nasıl gitsin; o ayakkabıların deliğinde kaybolmuştu sanki dünya.
Altı delik o ayakkabılar...
Üretiminden o ana kadar, neler yaşamış, neler görmüştü.
Bresson'un (Rastgele Balthazar filmindeki) eşeği gibi hangi cefalara duçar olmuştu?!
Ah pabuçların dili olsa da anlatsa!
Eren Bülbül'ün kara lastikleri mesela.
"Öyle süslü püslü pabuçları yoktu benim oğlumun" demişti annesi.
"İşte bu kara lastikleri giyerdi yaz-kış. Şimdi ben giydim o pabuçları..." Şarampoldeki o erimiş topuklu çocuk ayakkabısını gördüğümdeki "bulobom" seyhası kopmuştu yüreğimden.
Eren'imizin kara lastiklerini görünce de aynı şey oldu.
"Bulobom!.." Rumca, yavrum, yavrucuğum, kuzucuğum demek.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
O partilerin hakkını ödeyemezler 02 Mayıs 2024 | 7 Okunma Yılmaz Erdoğan çöp mü? 01 Mayıs 2024 | 1.286 Okunma İBB Başkanı kime ‘ihanet’ etti? 30 Nisan 2024 | 4.623 Okunma Gerçek başkan kim? 27 Nisan 2024 | 291 Okunma Özgür Özel’in ‘gizli santrfor’ olarak portresi 25 Nisan 2024 | 3.235 Okunma