Bütün zamanlar boyu despot kelimesi "fren kabul etmeyen efendi"
manasında kullanılmıştır. Tiran ise "mutlak kudret sahibi" diye
tarif edilmektedir. Tiran'ı kraldan ayıran yön; onun "hiçbir dini
tarafı olmayışı"dır.
Ne kadar zalimane bir şekilde hükümdarlık yaparsa yapsın kral,
veraset yoluyla tahta çıkmıştır, hâlbuki tiranı doğuran güçlü
darbelerdir. Tiranlar tarih boyunca ya bir ihtilalin ya büyük bir
bunalımın yahut da bir siyasi kaosun çocuğu olarak dünyaya
gelmişlerdir.
Tiran, Tanrı'ya değil iktidara yani güce tapar. Tarihi süreçte
tiranların iktidarda kalabilmek için ilk yaptıkları şey,
kendisinden üstün kim varsa onun kellesini koparmaktır. Tiranlar
kendi yerini alabilecek "herkesi uzaklaştırmak, bütün ziyafetleri,
kültürel etkinlikleri ve merkezleri yasaklamak ve vatandaşlara
güven ve cesaret verecek çevrelere karşı uyanık bulunmak"
zorunluluğunu hep hissetmişlerdir.
Tiran için "Vatandaşların ne düşünüp ne yaptıklarını bilmek de çok
önemlidir. Bu sebeple rakiplerinin etraflarını bir casus
şebekesiyle örmek ve her tarafa ve detektif kadınlara varıncaya
kadar, ajanlar göndermek durumundadır."