Yerel seçimler seçmene var olma yok olma sorunu olarak
pazarlandı. Bölücü, yıkıcı, terör yandaşlarıyla vatan severler
arasındaki mücadele olarak sunuldu. Muhalif adaylar seçimi
kazanırsa ülkenin bekasının tehdit altına gireceği milletin
gözlerinin içine baka baka söylendi.
Halkın zaruri ihtiyaçlarını daha açıkcası patlıcanı, biberi,
patatesi soğanı tedarik edemeyenler ülkenin geleceği için
kendilerini adres gösterdiler.
Enflasyonun, işsizliğin, faizin başını alıp gittiği yerde çözüm
olarak ancak Tanzim Satış Mağazalarını gösterebildiler.
Muhalif adaylara yapılmadık hakaret, tehdit ve şantaj
kalmadı.
Televizyonlar, yorumcular, bürokratlar yüzde yüz iktidara çalıştı.
Muhalefete yapılmadık hakaret, atılmadık iftira, edilmedik tehdit
bırakılmadı.
Sonuçta halk oyunu kullandı.Şartlar eşit
değildi
31 Mart seçimi kadar sert, yıkıcı, suçlayıcı bir seçimi Türkiye
daha önce hiç yaşamadı.
Seçimi kazanmak için yapılmadık manevra, atılmadık iftira,
edilmedik söz kalmadı.
Muhalifleri alabildiğince ötekileştirici, kamplaştırıcı ve
düşmanlaştırıcı bir dil kullanıldı.
Devlet dahil herşeye hakim ve sahip olan iktidarla kendisini ifade
etmek imkanı dahi bulamayan muhalefet karşı karşıya
geldi.
Bu seçimde devamlı konuşan, vaat eden, tepeden bakan bir anlayışla
her şeye karşın var olmaya çalışan bir anlayış karşı karşıya
geldi.
Bu seçimde miting alanlarına sokulmadık hiç bir kavram ve değer
kalmadı.
İktidar hesabına algı yönetmek, beyin yıkamak adına ne varsa o
yapıldı.
Din, devlet, bürokrasi, burjuvazi, medya iktidar yanında seçime
sokuldu.
Muhalefete oy vermenin yalnızca yasak olduğu ilan edilmedi.
Seçimde her şey iktidar lehineydi.
Halbuki demokrasi, şartların eşit kılınmasıdır.
31 Mart seçimlerinde şartlar eşit değildi. Buna karşın muhalefet
ittifakı büyük kentlerde büyük bir atılım gerçekleştirmiş
oldu. İktidar...