Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, döviz yükümlülüğü olan 23 bin küçük ve orta ölçekli işletmenin açık pozisyonlarının payının yüzde 16 olduğunu belirterek, bu şirketlere bazı istisnalar dışında döviz işlemlerinde sınırlama getirileceğini açıkladı. Bundan amaç cari açığa fren olarak görülüyor.
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, dün Finans Forumu'nda döviz yükümlülüğü 15 milyon doların altında olan 23 bin küçük ve orta ölçekli şirketleri açık pozisyonlarını önlemek için makine-teçhizat gibi bazı istisnalar dışında “doğrudan doğruya sınırlama getireceğiz” diyerek, yeni bir uygulamanın gündeme geleceğini açıkladı. Bakan Şimşek, aldıkları kararın nedenini ortaya koyarken şunları söyledi:
“25 bin şirketimizin döviz yükümlülüğü var. Bu 25 bin
şirketimizin 23 bininin döviz yükümlülüğü 15 milyon doların
altında. Bunlar nispeten küçük ve orta ölçekli şirketler. 23 bin
şirketin açık pozisyondaki payı yüzde 16 civarında. 2 bin büyük
firmanın payı ise yüzde 84 civarında. Biz, ilk aşamada 2 bin
firmaya ilişkin veri toplamının yasal altyapısını bu hafta
oluşturduk. Bir çerçeve oluşturacağız. Bu küçük ve kısmen orta
ölçeklilere biz doğrudan doğruya sınırlama getireceğiz.
Niyetimiz şu; hane halkına aldığımız tedbire benzer bir tedbir
alacağız. Bu önemli bir sorun, çok yakında önemli bir reform
yapacağız. Bu alanda hane halkında aldığımıza benzer tedbirleri
burada da alacağız. Burada ciddi sınırlamaya gideceğiz. Reel sektör
ciddi bir döviz açığına sahip. Reel sektörün bir yıla kadar döviz
varlıkları yükümlülüklerinden 7.5 milyar dolar fazla. Kamu özel
sektör projeleri var. Birtakım istisnalar olacak, ama genel anlamda
sınırlamaya gideceğiz.”
Şimşek, tüm reformların, arka planının cari açık, tasarruflar, enerjide dışa bağımlılık enflasyon, verimlilik, rekabet ortamı ve para politikalarıyla ilgili olduğunu söyledi.
Şimşek, "Tüm bunları çözmek için reform güdemimiz var. Şoklara karşı hala dayanıklıyız. Belki lira o kadar dayanıklı değil, ama reel ekonomiyi gerçekten reel sektör başarıyla götürüyor. Biz de zamanında doğru tedbirleri devreye sokuyoruz. Makro ihtiyati çerçevede para politikalarında daha sade bir duruş ve yapısal reformlarla bu sorunları da yönetmeye devam edeceğiz. Ama esasen köklü bir şekilde çözeceğiz” değerlendirmesini de yaptı.