Bunalımdan Yaşama Kültürü, yazı dünyamızda azlıkla üzerine gidilmiş bir konuyu, hastalık ve hastaneye yönelir. Bizde sinema dahil pek çok sanat alanında bir yokluk ve felaket (9. Hariciye Koğuşu’nda ilk kez belki farklılaşır) alanına dönüşür hastalık ve hastane. Doktor bir kere ‘ameliyat’ demişse hele, müzik iyice yükselir, gök paldır küldür yıkılır. Hastalık bir bunalım ise eğer, oradan da bir yaşama kültürü çıkabilmesi için ‘dile dökülmesi’ gerekir. Yazarın işlevi/ işi, yaşanılanı dile dökmek, şahsi olanı genel kılmaktır.