Bizim memlekette Aydınlık dışında başka gazetede yer bulmadığına
bakmayın, dünyanın geri kalanında büyük teknolojik ilerlemeler
eşliğinde gelecek projeksiyonları yapılıyor. Gelişme aşamasındaki
buluşlardan, hatta henüz icad edilmeyen ama öngörülenlerden yola
çıkılarak gelecek tasavvurları yapılıyor.
Gıda kaynakları bu kadar azalırken ve aynı anda nüfus bu kadar
artarken gelecekte nasıl besleneceğiz? Metabolizmamız üzerinde ne
gibi değişiklikler olmalı? Nasıl yiyecekler bulunacak ya da
yiyecekler nasıl üretilecek? Yakında yine Aydınlık sayfalarında
okuyacaksınız. Sonra bir süredir takip ettiğiniz yapay zekâ var...
Nerelerde kullanılacak, meselâ devlet yönetiminde analitik
görevleri olacak mı? Ne bileyim meselâ cumhurbaşkanına, “Efendim,
Suriye politikası şu biçimde olmalıdır” diyecek bir makina olacak
mı? Çünkü bunu yapan, ya da doğru yapan insan yok. İhtiyaç yani...
Ya da üretimde nasıl yer alacak insan mı onu yönetecek o mu insanı,
insanlık bolluk toplumu mu olacak, köle toplumu mu?
Aydınlık’ta çok sayıda aydın, bilim adamı, sanatçı ve yazar bunu
tartışıyor.
Bütün bu tartışmalar gelecek ile ilgili, yani çocuklarımızın yarın
yaşayacakları dünyanın tartışması bu. Peki, çocuklarımızı o dünyaya
hazırlayacak olan eğitimi vermekle görevli Milli Eğitim
Bakanlığı’nda durum ne?
Bakın anlatayım.
Meselâ çeşitli tarikat ve cemaatlerin kurduğu vakıflarla okul ve
okul öncesi eğitim merkezi açma anlaşmaları yapıyor. Buralarda
çocuklara, kadının nasıl olup da erkeğin kaburga kemiğinden
yaratıldığını anlatacaklar, çünkü biyolojinin temeli olan evrim
okul müfredatlarında artık yok... Yerine yapay bilim var
hamdolsun.
Bu tarikat ve cemaatlerin d...