Geçenlerde bir dostumla karşılaştım. CHP’li… Ferasetinden,
sağduyusundan, siyasi bilgisinden ve ahlâkından emin olduğum
biri... Laf döndü dolaştı CHP ile HDP’nin seçimlerde işbirliği
yapma olasılığına geldi. Konuyu daha önceki işbirliğinde de
tartışmıştık. O zaman da partisinin bu politikasını
açıklayamıyordu. Ne kendine ne bize. Bütün kızgınlığına rağmen
partisini terk etmeyişini de “el alem ne der” diye açıklıyordu
üzülerek. Bu kez… Bana doğru eğilerek, “Oktay Bey” dedi, “Allah
aşkına söyle şu Tayyip Erdoğan’ı göndermek için bir seferliğine
şeytanla bile işbirliği yapılmaz mı?”
Şok geçirdim bir an.
İçimden dedim ki, bu adam bile gözünü RTE düşmanlığıyla bu kadar
köreltmişse diğerleri nasıldır kim bilir? “Şeytanla bir kez
işbirliği mi olur ağabey” dedim, “siz geçen defa da aynısını
yaptığınız için bugün başka yol bulamıyorsunuz.” Ne Afrin ne
ekonomik kriz, gündeminde birinci sırada bu vardı.
Şeytan bağlamıştı yolunu, ama göremiyordu, çünkü ilk defasında da
gözünü bağlamıştı.
İYİ Partili bir başka arkadaşıma, ilk olarak Öcalan’dan duyduğumuz
“eşit vatandaşlık” söylemini ve programda yazan "NATO ile iyi
ilişkiler" maddesini sordum… “Abi boşver onları, detaylarda
boğulma, şu adamdan bi kurtulalım da…” dedi.
Ne diyeceğimi bilemedim.
Vallahi suçu yok şeytanın. Bu kadar talip, şeytanı bile yoldan
çıkarır…
ŞEYTANIN SOFRASINDA-2
Tane tane yazalım.
24 Temmuz 2015’te Türkiye’nin PKK’yı vurmasıyla Türk-ABD savaşı
başladı. ABD’nin kara gücü telef edildi. Bu yüzden Diyarbakır
ve...