Siyaseti bizim gibi demokrasisi inşa halinde olan ülkelerde kimi
yönleriyle bir boks ringine benzetebiliriz. Keşke kimi zaman
maraton, kimi zaman da 100 metre yarışlarına benzeseydi, çünkü
yakışanı odur.
Ancak, muhalefetin izlediği boşluk bırakma/kutuplaştırma/küfür
stratejisi, Türkiye siyasetini boks ringi bile değil, bir pankreas
dövüşüne çeviriyor. Sürekli olarak cuntalarla, medya oligarkları ve
paralel örgüt gibi odaklarla düşüp kalkan bir muhalefet tarzı,
siyaseti siyaset olmaktan çıkartıp, bayağı bir kör döğüşüne
benzetiyor. Yani burada AK Parti'nin içine düşürülmek istenen
tuzak, siyaseten körelme riski ve seviye kaybıdır.
Bu durumda, tabii ki gözler CHP veya MHP'de değil, AK Parti ve
Cumhurbaşkanı'nda olacaktır. Sadece hâkim parti olduğundan veya güç
yoğunlaşmasının orada olmasından değil, değerli olanın da orada
birikmesinden.
İlk halk anayasası ve Türkiye'nin vesayete geçit vermeyecek,
evrensel olan ile yerel değerleri ve etkin yönetimi mezcedecek yeni
hükümet sistemi, bu uzun yürüyüşün sezon finalidir. Bu hedefe bu
kadar yakınlaşmışken, herhalde kimse yokluğu ile var CHP ve MHP, ya
da PKK'nın kozasında her gün daha da çürüyen HDP ile
uğraşmayacak.
Ortada, değerli ve etkili bir siyasi birikim, elde edilmiş ciddi
başarılar ve daha önemlisi Türkiye'yi sıçratacak bir hedef var. Bu
ganimeti ele geçirmek isteyenlerin olmasından daha doğal ne
olabilir? Bir ülke elden kaçıyor, kontrol millete geçiyor.
Sıkça, muhafazakâr kitle, parti ve lider üçlemesinin ayrı
düşürülmesi yönünde hem açık müdahalelerin, hem de gizli,
midesinden konuşan mühendisliklerin varlığından bahsetmekteyim.
(Burada sorun, farklı görüşlere sahip olmak, liderlere, partiye,
icraatlara eleştiri getirmek değil, bunların açıkça serdedilmeyişi,
semboller üzerinden bir mühendislik yapılmasıdır.)
Sayın Erdoğan'a karşı her çıkış, genelde muhafazakâr kitleyi medya
üzerinden ikiye ayırmak için hemen kullanıma giriyor. Yani, herkes
Erdoğan'a atıp tutacak, kendileri her türlü kibirli sözleri sarf
etme özgürlüğüne sahip olacaklar, (ki olsunlar) ama kimse buna
cevap vermeyecek. Verildiğinde ise, troliçe, trol diye
yaftalanacaklar. Ne idüğü belirsiz AK Parti'ye zarar vermekle
tersten çakılacak, ağızlarını açtıkları anda linçle suçlanacaklar.
Yolda karşılaşılanların, yola çıkılanlara tercih edildiği gibi
mülkiyet hakkı taslayan cümleler kurulacak.