Gelişmeler, ilk halk anayasası temelinde, temsilde adaleti
sağlayacak, barajsız ve demokrasiyi yerelden kavrayacak bir yönetim
modelini Türkiye'ye dayatıyor. 12 yıllık süreçte reformlar
sayesinde daha talepkar bir yurttaş gerçeği ile karşı karşıyayız.
Eski Türkiye'de darbe almış tüm kesimler, adeta kaybolan yılların
acısını çıkarmak üzere daha fazla özgürlük, temsil gücü ve refah
talep ediyorlar. Onlara eklemlenen yeni nesil ise eski Türkiye'yi
hiç bilmiyorlar ve onlar için bizim mucizevi bulduğumuz bu gelişim
noktası pek tat vermeyen bir başlangıç çizgisi olabiliyor
ancak.
Bu durumun bir fırsat olabileceği gibi, bir tuzağa dönüşmesi de
oldukça mümkün. Partilerin vaziyeti doğru kavrayıp, talep toplama
siyasetine geçmeleri, yani tezgahlarına rakiplerine göre daha
çekici, taze, güncel malları dizmeleri gerekecek. Sadece rakibin
sattığı malları kötülemekle ciro yapma devri yavaş yavaş kapanıyor.
Vatandaşa vizyon ve hizmet sunan, insanların hayallerini kucaklayıp
onları gerçekleştirme ümidini somutlaştıranların epey gözde olacağı
bir dönemin başındayız.
Bunu durduracak, siyasetin normalleşmesini engelleyecek durum ise,
PKK'nın çatışmalara geri dönme arzusu ve güney sınırımızdaki ateş
topunun ülkeye sıçraması olabilir.