İki büyük dünya savaşının yaşandığı 20. yüzyıl insanlığın en
derin acılar yaşadığı yüzyıldı. Sonrasında demokrasi ve barış
dönemi gelse de bölgesel savaşlar ve yıkımlar hiç bitmedi. O
bölgesel savaşların hafızalara kazınanı ise Vietnam savaşıydı.
Dünya orada yaşanan vahşeti vücudu napalm bombalarıyla yakılan
küçük bir kızın çırılçıplak fotoğrafıyla öğrendi.
Sömürgeciliğe karşı verilen bir savaşın simgesiydi o küçük kız.
Adı Kim Phuc...
Aşağıdaki iki fotoğrafa dikkatlice bakın. Biri 44 yıl önce
Vietnam'da, diğeri 10 Aralık'ta İstanbul Beşiktaş'ta çekildi. İşte
o küçük kızı, 44 yıl sonra PKK'nın katlettiği 44 şehit için
Şehitler Tepesi'nde Zülfü Livaneli ve Sarıyer Belediye Başkanı
Şükrü Genç'le çiçek koyarken gördük.
Terörle, özgürlük mücadelesi arasındaki farkı bundan daha iyi
hiçbir şey anlatamaz.
1972'de emperyalistlerin kanlı saldırısına karşı verilen savaşın
simgesi bir kadın, 44 yıl sonra aynı emperyalistlerle iş tutan bir
örgütün İstanbul'daki kanlı terör saldırısına karşı şöyle
sesleniyordu:
"Şehit düşen kahramanlar için, kalbimin derinliklerinden saygı
sunmak için buradayım. Ailelerine, acı çekenlere yine kalbimin
derinliklerinden sabırlar diliyorum, dua ediyorum. Acılı ailelere
şunları söylemek gerekir ki; bu ülke onları seviyor. İstanbul
onları seviyor, Tanrı onları seviyor." O katliamın yapıldığı günün
yani 10 Aralık gününün Dünya İnsan Hakları günü olduğunu
düşünürsek, PKK'nın nasıl kanlı bir terör örgütü olduğu daha iyi
anlaşılır. Bu arada Türkiye'deki insan hakları derneklerinin
seslerinin duyulmaması da başka bir paradoks...
Son dönemde İstanbul'da Ankara'da, Diyarbakır'da terör
saldırılarıyla topluma korku salmaya çalışan PKK'nın, 40 yıl sonra
geldiği nokta onun siyasi iflasını gösteriyor çünkü örnek aldığı
bir halkın savaş karşıtı simgesi tarafından "terörist" diye
kınanıyor.
O günleri yaşayanlar bilir, Vietnam Savaşı, 70'li yıllarda PKK'nın
da içinde bulunduğu sol grupların ilham kaynağıydı.
PKK ismi de Vietnam İşçi Partisi'nden kopya edilmişti.
Nerden nereye, diyeceğim ama diyemiyorum çünkü daha yola çıkarken,
şiddeti bir araç olarak kullanan, bulunduğu sol grupları bile
terörle sindiren bir örgütün geleceği yer tam da burası;
emperyalistlerin vekalet savaşını sürdürmek.