Müthiş ve çok anlamlı bir demokrasi mücadelesini geride
bıraktık. 15 Temmuz darbe ve işgal girişimine gövdesiyle direnerek
destan yazan Türkiye toplumu, bu kez oylarıyla onu taçlandırdı ve
kalıcı hale getirdi.
Bunu da iç ve dış bütün kuşatmalara rağmen yaptı ve tarihi bir
tercihte bulundu. Böylece 150 yıllık ucube sistemi değiştirip yeni
sisteme onay verdi.
Şu gerçeği artık biliyoruz, son 40 yılda çok sayıda siyasi aktör bu
talebi seslendirdi ama hiçbiri girişimde dahi bulanamadı.
Bugün eğer bu dönüşüm sivil siyaset eliyle gerçekleştiyse bunun
mimarı hiç kuşkusuz Cumhurbaşkanı Erdoğan'dı.
Bu referandumun zor bir referandum olacağı başından belliydi.
Yeni bir sisteme, hem de sandık yoluyla geçmek hiç kolay değildi.
Bunu başarmak başlı başına bir demokrasi zaferidir.
Erkene alınacağını pek sanmıyorum ama seçimlere kadar bu zaferin
demokratik reformlarla taçlandırılması gerekiyor. Küresel dünyada
yaşanan altüst oluşlara, çevremizdeki kuşatmalara rağmen iç
siyaseti yumuşatacak Siyasi Partiler ve Seçim Kanunu'nu
değiştirecek adımlar hemen atılmalı.
Şimdi buraya bir nokta koyup, işin siyasi partilere ilişkin
sonuçlarına bakalım.
Referandumdan hem herkesi uyaran hem de herkese şans veren bir
sonuç çıktı. İktidar ve muhalefet partileri, sonucu doğru okurlarsa
hem sistem kısa sürede rayına oturur, hem de siyaset makul sürede
yeniden şekillenir.