Nihayet Suudi yetkilileri, gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın
konsolosluk binası içinde öldürüldüğünü itiraf etti. Cinayeti
kimlerin işlediği de tespit edilmiş ki 18 kişi tutuklandı. Bu
kadarı şimdilik katil ve katillerin adresi açısından önemli... Tabi
bu doğal olarak Suudi ve ABD yönetiminin de işine geliyor. Her iki
devlet de, "Bu işi burada kapatalım" arzusunda...
Ancak bu durum, ne ABD'nin ne de Suudi yönetiminin bugüne kadar
bölgede yaptıklarına benzemiyor. Arap Baharı sonrası Mısır'da Sisi
darbesine yol verirken veya Yemen'de Suriye'de katilamlara, teröre
destek verirken dünyanın kafasını karıştırdıkları için elleri
güçlüydü ve katilliklerinin üstünü örten gerekçeleri vardı. Ama
şimdi yok.
Sadece bölgede değil, dünyanın dört bir yanında Kaşıkçı vahşetine
karşı güçlü bir öfke var ve bu öfke gerçek sorumlular ortaya çıkana
kadar da dinmeyecek.
Daha ilk günlerde suçu üzerinden atmak için Türkiye'yi hedef
gösteren genç Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın bu sorumluluktan
sıyrılma şansı yok.
Despotik bir tirandan, reformcu bir siyasi aktör çıkarmaya çalışan
ABD, şimdi onun bir katile dönüşmesi izliyor.
Tıpkı dün Afganistan'da kaosa sürüklediği siyasi zemini kullanarak
Bin Ladin'i küresel bir teröriste, Suriye'de DEAŞ'ı kafa kesen bir
vahşet örgütüne ya da Türkiye'de "altın nesil" yetiştirecek FETÖ'yü
halkını bombalayan katillere dönüştürmesi gibi...
Şimdi bunun üstünü örtmeye çalışıyorlar ama işleri zor. Bu kez ABD
ve yerli ortakları suçüstü yakalandı. Sürecin bundan sonra nasıl
seyredeceğinin ilk işaretini Arap Türk Medya Derneği Başkanı Turan
Kışlakçı verdi: "İş burada bitmedi, bütün dünyayı harekete geçmeye
davet ediyoruz. Cemal için adalet istiyoruz."
Bu küresel adalet çağrısına kimse sessiz kalamaz.