CHP, yıllardır "neden her seçimi kaybediyoruz?" sorusuna cevap
vermediği için, sürekli seçmenine hayal kırıklığı yaşatıyor. Şimdi
yerel seçimlere giderken de aynı şeyi yapıyor. Yine yanlış
hesaplarla büyükşehirlerin alınacağını söylüyor.
Peki, ne değişti ki CHP yerel seçimlerde alternatif olup, başta
İstanbul olmak üzere büyükşehirleri alacak?
En büyük umutları ekonomik kriz... Bakın, CHP Genel Başkan
Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı ne diyor:
"Ekonomik kriz yaşadığımız bu dönemde CHP olarak bu iktidara nasıl
bir alternatif olduğumuzu yerelden başlayarak göstereceğiz."
Salıcı, saklamıyor krizin derinleşmesine güveniyor. Bu yüzden her
fırsatta "6 ay sonra durum çok vahim olacak" diyor.
Kriz derinleşecek, CHP de yerel seçimlerde iktidar olacak. Bunun
için Salıcı'nın bir kriz duasına çıkmadığı kaldı. Oysa kazın ayağı
öyle değil; seçimlere tek parametre üzerinden bakılamaz. Bir kriz
yaşandığı doğru ama bu kriz ne 1994'e ne de 2001'e benziyor.
Bırakın dış güç gerçeğini, ortada geçmişte olmayan çok güçlü bir
hükümet ve siyasi bir irade var. Ona paralel bir de Cumhur
İttifakı...
Şunu da hatırlatmakta yarar var; CHP, 30 Mart 2014 yerel
seçimlerinde FETÖ'nün yasadışı "yolsuzluk" söylemine sarıldı, akla
hayale gelmeyen iddialarla ortalığı karıştırdı da ne oldu? Hiçbir
şey... Bütün mesele ne biliyor musunuz? Önümüzdeki 6 ayı atlatıp,
parti içi iktidarda kalmayı başarmak.
CHP yönetiminin hesabı bu... Çünkü CHP'yi yönetenler de biliyor ki,
bu kadro, topluma umut veren yeni bir siyaset üretemediği gibi yeni
bir siyasi aktör de çıkartamıyor.
Bu yüzden dönüp dolaşıp, "kendini zorla aktör yapan" Muharrem İnce
konuşuluyor. Acaba İstanbul'a aday olacak mı olmayacak mı? O da yan
cebime koy misali bir yandan 200 bin üyeyle ön seçim öneriyor bir
yandan da 24 Haziran seçim sonuçlarını analiz eden bir çalışmayla
İnce'siz başarının hayal olacağı tezini işliyor.
Ama yönetimin umurunda değil.
CHP kulislerine göre Kılıçdaroğlu önseçime de İnce'ye de sıcak
bakmıyor.
Onun aklında İstanbulluların "Aaa... Bu mu?" diyeceği bir isim var;
Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu.
Karadenizli, genç ve merkez sağ aileden gelen ama CHP'liliği de
tartışılmayan bir isim. İmamoğlu'nu CHP İstanbul İl Başkanı Canan
Kaftancıoğlu da istiyor. Bu isim, CHP içinde İnce ve Gürsel Tekin
dahil birçok kişiyi, özellikle de hemşerisi Akif Hamzaçebi'yi şoke
etse de tabanı etmeyecek çünkü el altından taban buna
hazırlanıyor.
Gelelim maaş meselesine... CHP'de yerel seçim kadar olmasa da
alttan alta konuşulan önemli bir problem daha var; CHP'nin FETÖ'ye
bakışı ve ilişkileri.
Bu mevcut CHP yönetiminin en yumuşak karnı... 17-25 Aralık
darbesinden sonra kurulan kirli işbirliği, 15 Temmuz'a "kontrollü
darbe" denilmesi biliniyor.
Bilinmeyen ve üzerinde pek durulmayan, Kemal Kılıçdaroğlu döneminde
CHP'de çalışan veya aday yapılan FETÖ'cüler meselesi. Sahi onlar
CHP'ye nasıl geldi ve kimler aracı oldu?
Örneğin Başdanışman Fatih Gürsul.
Bu isim, İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından "Silahlı terör
örgütüne üye olmak" suçundan 10 yıla mahkûm edildi.
Cezasını da Yargıtay onayladı. İşin hukuki yanı bitti peki siyasi
yanı? O hâlâ meçhul.
Acaba Fatih Gürsul'u Kılıçdaroğlu'na başdanışman yaptıran kimdi? Ve
başdanışmanlık yaptığı sürece onun maaşını kim ödedi? CHP mi yoksa
eski bir belediye başkanı mı?