Önceki akşam Ankara'da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açılışını yaptığı TRTWorld'ün tanıtım
gecesi vardı. Yıllar yılı hep Amerika'nın Sesi veya BBC Türkçe gibi
radyolara kulak veren bizim nesil için, TRT'nin Arapça ve İngilizce
gibi birkaç dilde küresel yayın yapması aklımızın ucundan geçmezdi.
Özlemi çekilir ve çok tartışılırdı ama "Eski Türkiye"nin ne bunu
yapacak vizyonu ne de cesareti vardı.
Daha vahimi ise içine kapanan eski Türkiye, kendi vatandaşlarının
dillerini yasaklarken, küresel dilleri de görmezden geliyordu. Oysa
şimdi hem içeriye hem bölgeye hem de dış dünyaya yayın yapan bir
TRT var. İşte Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde o gece, Türkiye'nin bu
noktaya nasıl geldiğini ve arkasındaki siyasi aklı gördük. Atılan
her adımın, ortaya çıkan her başarının arkasında böyle güçlü bir
siyasi akıl vardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TRTWorld'ün misyonunu anlatırken o aklı
ortaya koyuyordu: "TRT World'ün kameralarının vizörünü güce ve
güçlüye değil, mazlumlara, ezilenlere, hikâyesini anlatacak birini
arayanlara odaklamasını arzu ediyoruz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu kanalımızı zalimlerin propaganda bülteni
değil, mazlumların gür sesi olarak görmek istiyoruz" diyor ve
ekliyordu: "Sizlere yakışan dünyada ses getirecek, medyadaki
statükoya meydan okuyacak, yayıncılık alanında yeni bir çizgi
oluşturacak, kaliteli, nitelikli projeler hayata geçirmektir ve bu
kadro bunu gerçekleştirecektir."