Yanı başımızda bölgeyi derinden etkileyecek derin gelişmeler
yaşanırken, iç siyasette de derin hesaplar yapılıyor. O hesabın ana
hedefinde de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı durdurmak var.
Tabii alternatif siyaset üreterek değil, siyaset mühendisliği
yaparak.
Bunun için de her yol mubah sayılıyor.
Bir yanda bizzat CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu toplumsal
kutuplaşmayı derinleştiriyor, öte yanda 11. Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül'ü adaylaştırmaktan Saadet'e, İyi Parti'ye ve HDP'ye
güzellemeler düzmeye kadar bir dizi şey yapılıyor.
Ama en önem verdikleri 7 Haziran öncesi "birlikte sallama"
projeleri geliştirdikleri eski HDP eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'a
gösterdikleri ilgi.
Şu bir gerçek, Demirtaş'a CHP'nin ilgisi, sadece bir siyasi aktörün
cezaevinde olmasıyla ilgili değil. Ortada bir siyasi hesap var ve
bu nedenle CHP'liler riski göze alarak ara ara Demirtaş'ı ziyaret
ediyor.
İhtiyaçları var çünkü... CHP'lilere göre, ortam 7 Haziran öncesine
çok benziyor.
Ortam benziyorsa siyasi sonuçlar da benzer.
İşte bunun için önce "ulusalcı" bilinen Tuncay Özkan, cezaevine
gidip Demirtaş'la görüştü. Müthiş açıklamalar yapacağından söz
etti. Açıklamalar "müthiş" değildi ama istenen özellikle şehirli
Kürtlerin kafasında "çözüm süreci"yle ilgili yeni soru işaretleri
oluşturmak. Ya da Kürt sosyolojisinin "milliyetçi" duygularını
ateşleyerek 7 Haziran öncesini hatırlatmak. Bu da bir nebze de olsa
başarıldı.