Seçim yaklaştıkça pusuda bekleyenlerin de boş durmayacağı
biliniyordu. Eskiden aynı şeyler ağırlıkla cumhurbaşkanlığı seçimi
öncesi yapılırdı. Ya askerler harekete geçerek silahların
gölgesinde bir isim dayatır ya da kaos ortamı oluşması için sağ
veya sol güçler kullanılıp siyasi suikastlar, toplumsal kesimleri
öfkelendiren, birbirine düşman eden saldırılar yaşanırdı.
Bu yöntemi, 60 darbesinden 2007'ye kadar her 10 yılda bir denediler
ve çoğunu da başardılar.
Ama Başkan Erdoğan'ın liderliğindeki AK Parti
döneminde tökezlemeye başladıkları da bir gerçek. Devreye
soktukları her plan ve tuzak bozuldu, her saldırı püskürtüldü. Buna
rağmen bıkmadılar, her yenilgiden sonra daha kirli bir yöntemle
tekrar saldırdılar.
Artık pervasızlıktan mı yoksa şaşkınlıklarından mıdır nedir, ne
içerideki jakoben darbeciler akıllandı ne de onları kullanan
küresel ağababaları...
Hâlâ Alevi ve Kürt meselesini, hâlâ laik-dindar meselesini
kaşımaktan vazgeçmediler. Buna son yıllarda Suriye ağırlıklı göçmen
karşıtlığı da eklendi. O alanı kaşıması için ırkçı parti bile
kuruldu. Ama hâlâ toplumsal hassasiyetin sürdüğünü düşünüyorlar ki
ilk işareti yine Aleviler üzerinden...