Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı sandıkta yenemeyen ve başını CHP'nin
çektiği muhalefet partileri elbirliğiyle HDP güzellemeleri yapmaya
devam ediyor. Bu kervana, tıpkı 7 Haziran öncesi olduğu gibi
medyanın bir kısmı da destek veriyor.
O gün CNNTürk'ün yaptığını bugün Fox Tv yapıyor. Önceki gün HDP
eşbaşkanları Pervin Buldan ve Sezai Temelli oradaydı.
İki eşbaşkana göre 2015'ten sonra sanki PKK Türkiye'de "devrimci
halk savaşı" başlatmamış, HDP sütten çıkmış ak kaşık, Öcalan'ın
Nefertiti'si Pervin Buldan da bir "melek"ti... Ona göre "Çözüm
süreci"ni devlet bitirmiş, hendek vahşetini ise "insanlar
kendilerini korumak" için yapmıştı.
Tıpkı 7 Haziran öncesinin Demirtaş'ı gibi onun da tek derdi;
Türkiye'ye "Yeni yaşamı müjde"lemek ve "Bu ülkeye barışı
getirmek"ti. HDP'nin ne PKK ile "organik" bağı vardı ne de
Suriye'de ABD bayrağı altında Türkiye'ye karşı savaşmak için
silahlandırılan PYD-PKK'ya destek veriyordu: "PKK ile bir bağımız,
bağlantımız ve temasımız yok." Bunun yalan olduğunu söylemeye bile
gerek yok. Bu durumda yayının amacına bakmak gerekiyor. O da belli,
Kürtlerin, şiddeti bıraktırmak için oy verdikleri 80 milletvekilini
heba eden ve iradesini Kandil'e teslim eden HDP gerçeğini bir kere
daha temize çıkarmak. Bu kolay değil çünkü geçmişleri hayli kirli
ve o geçmişi Fox Tv'nin çabası bile temize çıkaramaz.
Şimdi gelin o geçmişe kısa bir yolculuk yapalım ve eşbaşkanlık
yapan Buldan'ın söylediklerine bakalım. Buldan, Öcalan'la İmralı'da
görüşmeye giden isimlerden biri. Kendi deyimiyle oraya devlet
gönderdi ama ne söyleyeceklerine Kandil karar verdi. Kendi
ağzından, "İmralı Tutanakları"ndan dinleyelim:
Buldan, Öcalan'la konuşuyor:
"Başkanım, son olarak birkaç kez Nejdet Buldan size selam
gönderdi.
Ama ben Kandil'deki arkadaşların bilgisi dışında bunu size
söylemedim.
Son Kandil'e gidişimizde bu durumu da Heval Cuma ile görüştüm. O da
'Bu sefer söyleyebilirsiniz' dedi." İşin vahametine bakar mısınız?
Bırakın siyasi meseleleri Buldan bir siyasetçi olarak Öcalan'a bile
selam iletmek için Kandil'den izin alıyor. Daha somut bir bağ
olabilir mi?
Çözüm sürecine dair söyledikleri de baştan sona yalan. O süreci,
başından itibaren "Üçüncü göz" talebini dayatan ve ABD desteğiyle
Suriye'de "Rojava Devrimi" hayali kuran Kandil, 10 Temmuz 2015'te
başlattığı "devrimci halk savaşı"yla bitirdi.
Kürtlerin, Türkiye'deki sivil siyaset arzularını da Suriye uğruna
heba ettiler. HDP de, Buldan da bu gerçeği çok iyi biliyor.
Bu konuda en büyük günahkârlardan biri de Selahattin Demirtaş.
Ankara'da devlete "katil" diye bas bas bağıran Demirtaş, ne yazık
ki PKK'nın kanlı terör eylemleri karşısında sus pus oldu. Rahmetli
Özal veya Cumhurbaşkanı Erdoğan, vesayet rejimine karşı "kefenimizi
giydik" derken, Demirtaş aynı şeyi PKK vesayetine karşı yapamadı,
yapmadı. Şimdi karşı çıkar gibi yapıyor çünkü seçim var.
Hendek meselesinde de aynı tavrı sergiledi.
Şimdi onları desteklemediğini söylüyor ama partisinin PKK'dan özür
dilediğini saklıyor. Bakın partisinin imza attığı metinde ne
yazıyor: "DBP, HDP, DTK ve KJA başta, belediye eşbaşkanları ve
yöneticileri olarak bizler, halka öncülük görevi ile karşı karşıya
olduğumuz gerçeğinden hareketle, özyönetim direnişleri (hendek)
sürecinde direnenlere karşı (PKK kastediliyor) sorumluluklarımızı
yerine getirmediğimizden dolayı ... özür diliyoruz." İşte HDP'nin
geçmişi bu kadar kirli...
Bence Kürt seçmen sandığa HDP'nin bu kirli geçmişini unutmadan,
"çözüm süreci"nin Kürt halkına neler getirdiğini ve eğer sürseydi
neler getireceğini kıyaslayarak gidecek.